Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın, Bursa'da basın mensupları ve partililerle değerlendirme toplantısında bir araya geldi.
Başka Gazete / Kardelen Cancı
CHP Bursa İl Binası'nda gerçekleştirilen basın açıklamasına CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, CHP Bursa Milletvekilleri Kayıhan Pala, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, PM üyesi Canan Taşer, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, siyasi parti yöneticileri ve partililer katılım sağladı.
Açılış konuşmasını yapan CHP Bursa İl Başkanı Yeşiltaş, "19 Mart darbesi ile birlikte Türkiye'de demokrasinin artık askıya alındığı, demokrasinin yok sayıldığı; yani halkın iradesinin, milletin seçtiği belediye başkanlarının, cumhurbaşkanlığı adayımızın hapse atılmasıyla artık bu ülkede demokrasinin olmadığını, 'siz sandıkta kimi seçerseniz seçin; ben istediğimi alırım, görevden istediğimi atarım' anlayışının toplumun her kesimine yerleştirilmek istendiği bir süreçteyiz. Cumhuriyet Halk Partisi, bu ülkeye demokrasiyi getiren parti ve parti içindeki demokrasileri işleten en iyi, demokrasiyi ilkelerine göre sürdüren ve sahip çıkan bir geleneğin ifadesidir. Mahallede sandık koyarak, delege seçimlerini yaptığımız ilçe kongrelerinde ve pazar günü saat 13.00'te Atatürk Kültür Merkezi Merinos Osmangazi Salonu'nda ilk kongremizi gerçekleştireceğiz. Bu demokrasi şölenimize halkımızı ve tüm örgütümüzü davet ediyoruz. İnadına demokrasi, inadına Cumhuriyet'i yaşatacağız; bu ülkeyi bu karanlıktan hep birlikte kurtaracağız. Bu kongrelerimiz bizim iktidara yürüyüşümüzün meşalesi, iktidara yürüyüşümüzün bir haykırışı olsun." diye konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın'ın konuşmasından satırbaşları ise şöyle:
"Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Türkiye 23 yıllık AK parti iktidarı ile çok şey kaybetti. Artık değişim zamanı artık dur deme zamanı. Bursa tarihiyle sanayisiyle tarımıyla turizmiyle Türkiye'nin en önemli merkezlerinden bir tanesi. Ağustos ayı içersinde bir dizi çalışma yapmak için Bursa'ya gelmiştim.
Bursa'da fabrikalara girdik, tarlaya girdik, pazara girdik ve Türkiye'nin diğer kentlerinde olduğu gibi Bursa'nın da nabzını tuttuk. Bugün şunu ifade edebilirim ki Türkiye'nin taşıyıcı sanayi sektörleri otomotiv, yan sanayi ve tekstil başta olmak üzere bildiğimiz geleneksel sektörlerdir. Peş peşe önemli iş adamları önemli açıklamalar yaptılar Bunlardan Abdullah Kiğılı geçmişte AK Parti'ye yakın Adnan Polat geçmişte CHP'ye yakın bir iş adamı ama her ikisinin de söylediği aynı yerde birleşiyor.
Diğer taraftan TÜSİAD'ı ziyaret ettim. İstanbul Ticaret odası ı ziyaret ettim birbirlerinden farklı siyasal mütesabatlara sahipler ancak aynı noktada birleşiyorlar söyledikleri şudur; Türkiye'de iç talep daralıyor.
Sektör zorda, dışarıya karşı da rekabet gücümüzü kaybediyoruz. Bu sözlerin yansıması nedir biliyor musunuz eskiden Bursa'da merkez olan otomotiv yan sanayi Fas'a gidiyor. Türkiye'nin en önemli sektörü tekstil Mısır'a göç etmiş durumda. O halde bir sormak lazım Türkiye'de imlalat sanayiyi tutamıyorsanız eğer fabrikalar Fas'a Mısıra taşınıyor ise acaba bu memlekette 11 milyondan fazla işsiz var iken büyüyen istihdam sorununu çözmek için neyi planlıyorsunuz? Ne yapmanın peşindesiniz?"
Turkiye G20 ülkesi ama bu AK Partinin yarattığı bir başarı değildir. AK Parti öncesi Türkiye Dünyanın 17. Büyük ekonomi ülkesiydi. Ama hala dünyanın en büyük ekonomi ülkelerinin 20. Sırasında ve G20 ülkesi Türkiye.
Bu memlekette 30 milyon insan açlık sınırının altında yaşıyor. Açlık sınırı demek 4 kişilik bir ailenin yalnızca mutfak masrafı için gerekli olan harcama limiti demek.
Herhangi bir giysi, kültürel faaliyetten soz etmiyoruz. Beslenme için olan gelirden yoksun olan insan sayısı 30 milyon.
Diğer taraftan dünyada dolar milyoneri sayısının en hızlı arttığı ülke yine Türkiye.
Arkadaşlar söyledim pazara girdik diye. Hani bize diyorlardı ki birbirinizin yüzüne bakamıcaksınız diye biz bırakın birbirimizin yüzüne bakmayı pazarda fabrikada tarlada yurttaşın gözlerine bakıyoruz.
Onlar da bizim gözümüze bakıyorlar ve lütfen bir an evvel sandık gelsin diyorlar.
Bakın şunu açıkça ifade edelim. Dünyada tarımın başladığı topraklar gıda enflasyonunda dünyanın ilk 3'ünde bunun bir hesabının verilmesi bunun bir hesaplaşması gerekmez mi? Türkiye'de milyonlarca insan evine bir kilogram et götüremiyor. Emekliye soruyorum 1 kilogram kıymanın burda fiyatı ne diyorum bilmiyor. Almamış alamamış.
Evine 1 kilogram et alamadan süren bir hayattan bahsediyoruz.
Türkiyenin en rekabetçi olduğu meyve sebze sektörü artık ateş pahası fiyatlarla insanların evine sebze ve meyve alamadığı sektöre doğru sürükleniyor. T
emel tarımsal ürünlerin tamamında net ithalatçı bir memleketiz.
Ülkenin çiftçi sayısı son 5 yıl içerisinde %30 dan fazla azaldı. Çiftçi sayısı 500 binin altına düştü ortalama çiftçi sayısı 58'in üstüne çıktı. Bu verilerin tamamı TÜİK verisidir.
Dolayısıyla bu veriler üzerinden meseleyi örtmeye çalışmak yerine bunların üzerinden acaba nasıl başka bir düzeni yaratırız bunun üzerine gitmek lazım.
Türkiye'de bir dezenflasyon programı uygulanıyor. Bu memlekette emeğiyle yaşayan kim varsa bir limon gibi sıkılmaya devam ediyor.
Üstelik Açıkça gözlerimizin içine bakarak yalan söylüyorlar.
Enflasyon %33'müş bizde buna karşı politika faizi %43 ama Bir insan ev kredisi, araba kredisi almaya kalkarsa yüzde 55'ten aşağı kredi bulamıyor.
Bu yalan söylediğinizin açıkça bir göstergesidir.
Dolaysıyla bu düzen yalnızca işçiyi emekçiyi yok eden bir düzen. Artık biz yurttaşımızı erken seçime kadar muhafaza etme derdindeyiz.
Değerli arkadaşlar ekonomide hem işverenin hem hem orta ölçekli emek sahibi KOBİ'cinin hem emekçinin adeta hiçlendiği bir düzen var.
Peki adalet ve demokraside ne durumdayız.
Bakın arkadaşlar Ünsal Ban diye bir vatandaş var. Ünsal Ban eski Türk Hava Yolları kurumu üniversitesi rektörü onun karısı AK Parti milletvekili Zehra Taşkesenlioglu.
1972 doğumlu ingilterede AVM'leri Afrika'da maden alanları Türkiye'de yatları katları gayrımenkülleeri var.
Diyor ki Allah beni zenginlikle sınıyor.
İnanılmaz bir gelir elde etmiş. Acaba nasıl elde etmiş diye bakıyorsunuz ve onun kardeşine gözleriniz kayıyor.
Ali Fuat Taşlesenlioğlu. 16 yıl Bank Asya'nın yöneticiliğini yapmış. Bankasya'nın önünden geçenler, mevduat yatıranlar örgüt üyesi olarak 6 yıldan fazla hapis yatıyor ama Bank Asya'nın yöneticini hemen arkasından Vafıklar bankası yönetici yapıyorlar. Yetmiyor halk bankası genel müdürü oluyor. Arkasından da Sermaya Piyasası Kurulu genel başkanı oluyor. Ve bu saydığım 3 isim birlikte sermaya arttırımı yapan şirketlerden rüşvet almaya başlıyorlar.
Milletvekili hakkında dava açılamıyor çünkü dokunulmazlığı var. Ünsal ban hakkında dava açılıyor 37 gün tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılıyor. Ve dört ayrı davada yargılanırken bunların 3'ünde yurt dışı yasağı konularak adli kontrolle serbest bırakılıyor. Ve birden bire Ünsal Ban kanatlanıp yurtdışına kaçıveriyor.
Yurt dışına çıkış yasağı olan bir insan bu memleketi nasıl terk edebiliyor acaba? Böylesine derin ilişkileri olan insan nasıl gitmiş? Bunun hesabının sorulması gerekiyor ve biz bunun peşinde olacağız.
Peki bunun devamında söyleyelim Zehra Taşkesenlioğlu için bir dava açılmış mı? Sedat Pekerin iddiaları çok açık. Ne yaptıkları gün gün belli ve savcılık diyor ki Zehra Taşkesenlioğlu hakkında 2023'ün mayısından bu tarafa milletvekili değil milletvekiliyken korunuyordu. Milletvekili bittikten sonra da savcılık diyor ki hakkında kesin ve inandırıcı bir delil bulunamadığından soruşturma açılmasına yer yoktur diyor.
213 suç duyurusu bulunan eski milletvekili soruşturulmaya yer olmadığı gerekçesiyle soruşturulmuyor bile. Zehra Taşkesenlioğlu Ünsal Ban gibi tek başına bir insan değildir. Onların ipliğini çektiğiniz zaman AK Partinin bu ülkede kurduğu mafyatik iktisadi politik düzenin arkası gelecektir.
Bu nedenle onları korumak zorunda kalıyorlar. Bir açık soru ile buradan devam edeyim. İSKİ Genel Müdürü Şafak Başa eski kaymakam eski mülkiye müfettişi sonra İSKİ genel müdürü önce gözaltına aldılar sonra ev hapsi ile adli kontrolle serbest bırakıldılar. 8 aydır Şafak Başa ev hapsinde. Şafak Başa yurtdışına kaçacak diye ev hapisinde tutuluyor Ünsal Ban dışarıya bırakılıyor kanatlanıyor uçuyor.
Ekrem İmamoğlu 210 gündür tutuklu.
İmamoğlu kaçma şüphesi olduğu için tutuklu. Ekrem İmamoğlu kaçarsa siz kurtulursunuz kim kaçaçak? Kaçacak olan sizsiniz İmamoğlu değil. Dolyısıyla burada çürümüş bir düzen var.
Can Holding meselesi var. Adam diyor ki beni şimdi kaçakçılıktan gözaltına alıyorsunuz bundan 1.5 yıl evvel Habertürk ve tüm medya gruplarını satın almam konusunda devlet büyükleri beni teşvik etti diyor.
Kimdir o devlet büyüğü? Memlekette bir tane kimdir o devlet büyüğü diye soracak bir kahraman Cumhuriyet savcısı yok mu?
İşte böylesine bağımlı bir medya düzeneğiyle her gün CHP'ye küfrettiriyolar.
Ben çok açıkça bir şey sormak istiyorum Aziz İhsan Aktaş çete reisi değil mi?
Aziz İhsan Aktaş kendi ağzıyla diyor ki; Bugüne kadar 90 dan fazla AK Partili belediyeyle iş yaptım 30 dan fazla MHP'li Belediyeyle 20 den fazla kayyumla yönetilen belediyeyle iş yaptım. 100'den fazla kamu kuruluşuyla iş yaptım. 80 kadar CHP'li belediyelerle iş yaptım. Aziz İhsan Aktaş, CHP'li belediyelerle iş yaptığı zaman ihaleye fesat karıştırıyor ama aynı Aziz İhsan Aktaş AKP'li belediyelerle iş yaptığı zaman piri pak.
Cumhuriyet Halk Partisi açık ara Turkiye'nin birinci partisidir. Ben Bursa'da pazarda çok dolaştım. AKP'li vekillerde çıksın pazarlarda dolaşsın. Biz bize oy versin vermesin bu memleketin tüm yurttaşlarımın siyasal partisiyiz. Size o sandığı tekmelettirmeyecegiz. O sandık bu memleketin önüne gelecek ve siz gideceksiniz."
BURSA 17 Ekim 2025 Cuma, 15:43
Benzer Haberler