CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin İstanbul 39. Olağan İl Kongresi'nde açıklamalarda bulundu. AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a tepki gösteren Özel, "Recep Tayyip Erdoğan'ın artık siyaset üretemediği, umudu örgütleyemediği yerde bizi yenmek AK Parti yargı kollarına kaldıysa vallahi onları da yeneceğiz, billahi onları da yeneceğiz" dedi. Özel, Erdoğan'a yönelik, "Bülent Ecevit'in yaşını konu edene söylüyorum, Erbakan'ın yaşıyla dalga geçene söylüyorum; o haldesin ama ben yapmayacağım. Seni önümüzdeki ilk sandıkta bu millet gönderecek" ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin İstanbul 39. Olağan İl Kongresi'ne katıldı.
Burada açıklamalarda bulunan Özgür Özel, Ak Parti'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a tepki göstererek, "Recep Tayyip Erdoğan'ın artık siyaset üretemediği, umudu örgütleyemediği yerde bizi yenmek AK Parti yargı kollarına kaldıysa vallahi onları da yeneceğiz, billahi onları da yeneceğiz" dedi.
Erdoğan'a 'nadir toprak elementi' tepkisi gösteren Özel, "Rahatsız olduğunu biliyorum; kendi siyasi ikbalinle Türkiye'nin geleceğini Trump'la trampa ettirmeyeceğiz, asla buna izin vermeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın sözlerini de anımsatan Özel, "Bülent Ecevit'in yaşını konu edene söylüyorum, Erbakan'ın yaşıyla dalga geçene söylüyorum; o haldesin ama ben yapmayacağım. Seni önümüzdeki ilk sandıkta bu millet gönderecek" diye konuştu.
Özgür Özel, partililerine seslenerek, "Ben size güzel günler değil, mücadele vaat ediyorum. Ben size acı çekmemeyi değil, acıya katlanmayı, teslim olmamayı, hep birlikte kötülerden daha cesur olmayı vaat ediyorum. 100 yıl önce olduğu gibi gerekirse ölümü göze almayı ama işgale teslim olmamayı vaat ediyorum" ifadelerini kullandı.
Özgür Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Şüphesiz dosta güven, düşmana kaygı veren bir sürecin içindeyiz. Dostlarımızdan güç alıyoruz, cesaret alıyoruz. Olmayanlara kaygı veriyoruz. O olmayanlar, kaygıları büyüdükçe kendi kötülüklerini büyütüyorlar, saldırılarını arttırıyorlar ve bakıyorlar ki susacak mıyız, sessiz kalacak mıyız, geri adım atacak mıyız, eğilecek miyiz? Buradan onlara büyük bir kararlılıkla ve bu salonda gördüğüm kararlılıkla, güçle iki milyon Cumhuriyet Halk Partilinin inancıyla; yetmez, Cumhurbaşkanı adayımız için 23 Mart günü iki büklüm beli ve elindeki iki bastonuyla oy verme sandıklarına koşturan o teyzemden aldığım güçle, karnında üç aylık bebeği ile o bebeğin geleceği için oy kullanmaya gelen kardeşimden aldığım güçle söylüyorum ki biz bir kelime eksik konuşursak bu milleti susturacaklar. Biz bir adım arkaya gidersek bu ülkeyi 100 yıl geriye götürecekler. Biz bir santim eğilirsek bu millete diz çöktürecekler. Susmayacağız, geri adım atmayacağız, asla eğilmeyeceğiz.
"ÖZGÜR BAŞKAN'DAN RAZIYIZ"
En sıkıntılı dönemde çok önemli bir görevi başarıyla yürüten; örgütten, saatin vidasından, ilçe başkanlığından gelen; il başkanlığı yaparken başına gelmedik kalmayan, her türlü saldırıya muhatap olan; binası, kongresi davalık olan, kendisi de üç davaya muhatap olan ve bir büyük mücadeleyi veren, benim de örgütün de kendisinden razı olduğu Özgür Çelik Başkanımı yürekten kutluyorum.
"AK PARTİ YARGI KOLLARINI DA YENECEĞİZ"
O yüzden birileri halen daha Asliye Hukuk mahkemelerinin kapısında, hala daha dün bu kurultayı durdurmak umuduyla AK Parti yargısından birileri koltuk, makam, mevki dileniyor. AK Partililer, AK Parti'nin yargı kolları, AK Parti gençlik kollarının CHP ile mücadele edemediği, AK Parti kadın kollarının kadın kollarımızla mücadele edemediği, ana kademenin ana kademeyi yenemediği, Recep Tayyip Erdoğan'ın artık siyaset üretemediği, umudu örgütleyemediği yerde bizi yenmek AK Parti yargı kollarına kaldıysa vallahi onları da yeneceğiz, billahi onları da yeneceğiz
"HAKLILIĞIMIZI ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
62 eylemde, 214 gündür önce Saraçhane'de, sonra köprüyü geçip Maltepe'de, Anadolu'da, sonra her hafta sonu Anadolu'da bir ilde, her çarşamba İstanbul'da bir ilçede ahlaki üstünlüğü psikolojik üstlüğe çeviren, o psikolojik üstünlükle çoğunluk enerjisini yakalayan ve bu haklılıkla birlikte uğradığı bütün mağduriyetlere rağmen bir büyük mücadeleyi veren partimizi, yurdun dört bir yanında da dünyanın dört bir tarafında da büyük bir cesaret, büyük bir kararlılıkla anlatıyoruz, Haklığımızı anlatıyoruz, anlatmaya devam edeceğiz. Herkes şunu bilsin ki; kurulduğu gün olduğu gibi, 31 Mart'ta olduğu gibi, bugün anketlerde olduğu gibi, kurulacak ilk sandıkta Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'nin birinci partisidir.
'NADİR TOPRAK ELEMENTİ' TEPKİSİ
Bir yandan da bizden bu mücadeleyi verirken koltuklarını korumak için Türkiye'de yaz boyu serin salonlarda kendilerini kendi seçtiklerine alkışlatanlar, kış gelince sıcak salonlardan çıkamayanlar, pazara gidemeyen, esnafa varamayan, hatır soramayan, milletvekillerini sahaya yollayamayan parti; hakkı, hukuku ezen ama kendi iktidarını Amerika'da arayan, oradaki otokratdan meşruiyet devşirmeye çalışan bir yere savrulmuştur. O yüzden Amerikan Başkanı Trump'ın kapısında. Gitmeden önce İstanbul'da, Trump'ın oğluyla. Trump'ın oğlu kim? Hangi resmi görevi var? Sen koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin görevdeki Cumhurbaşkanı olarak onunla ne konuşuyorsun? Biliyordum ne konuştuğunu. Ve ilan ettik. İnkar edemediler. Yandan yalanlamaya çalışırken Trump'ın kabul eden açıklamalarıyla irkildiler. Trump oyunu açık oynuyor. Bunlara 'Sizde olmayan şey bende var' demiş. Kimden duyuyorum? Barrack'tan, Amerika'nın Türkiye'deki büyükelçisinden. Ankara'daki büyükelçisinden. Diyor ki, 'Trump akıllı, benim aklıma gelmemişti. Erdoğan'a olmayanı veriyor, her şeyi alıyor.' Bu lafları bu kulaklar duydu. Türkiye duydu. 'Göreceksiniz Erdoğan'la anlaşacak, bizim için her şey iyi olacak' dedi. O gün ben söyledim, dedim ki; '250 tane Boeing alacak', 225 tane Boeing aldı. O gün 'Fahiş doğal gaz' dedik, fahiş fiyatlı doğal gaz anlaşması yaptı. O gün söyledik, 'Amerikalılarla nadir elementlerin pazarlığını yapıyor, kendi geleceği, siyasi geleceği ile Türkiye'nin geleceğini takas etmeye çalışıyor' diye.
Çok önemli, gençler bunu mutlaka duysun, duyursun. Dünya bundan sonraki çağda büyük mucizelerin küçük elementlerle yaşandığı bir sürece girdi. Teknoloji öyle bir noktada ve doğa öyle şeyler gizlemiş ki aşağıya; kilolarca demire, bir nanogram element tesir edince dünyanın en kuvvetli mıknatısına dönüşebiliyor. Onun küçücük bir parçası çok gelişmiş araçların sistemlerinde kullanılıyor. Yani nanogram, gramın milyarda birinin büyük paralar ettiği, bunu alan ülkelerin geleceğe hükmettiği, elektrikli arabasından cep telefonuna, yarın olacaksa eşyaların ışınlanması o teknolojiye kadar ne lazımsa bunun elinde bulundurduğu 10 küsur ülkeden biriyiz, sıralamada beşinciyiz. Çin en çok bulunduran ülke, kendininkini tüketmeyip dünyadakinin peşinde koşuyor. Amerika o kadar kanın, gözyaşının içinde Ukrayna'ya gidiyor. 'Seni desteklemem için nadir elementleri bana vermen lazım' diyor. İşte bu şartlarda Erdoğan, Oval Ofis'e gidip Eskişehir'deki nadir toprak elementlerini verme karşılığında kendisine desteğin taahhüdünün peşindedir. Buradan açıkça söylüyorum. Rahatsız olduğunu biliyorum. Bütün hafta sonu A Haber'e, TRT'ye bunun haberlerini bu yüzden yaptırdığını biliyorum. Buradan Erdoğan'a sesleniyorum: Ey Erdoğan, kendi siyasi ikbalinle Türkiye'nin geleceğini Trump'la trampa ettirmeyeceğiz. Asla buna izin vermeyeceğiz.
ERDOĞAN'IN ECEVİT VE ERBAKAN SÖZLERİNİ HATIRLATTI
Hatırlayalım. Necmettin Erbakan'a Erdoğan diyordu ki 'Yaş 70, iş bitmiş.' Şimdi o yaşta kendisi. Ya da rahmetli Bülent Ecevit'e diyordu ki, 'Ecevit'in sağlık sorunu Türkiye'nin milli güvenlik sorunu olmuştur. Türkiye'nin gelecek sorunu olmuştur. Ne zaman bırakacaksın be adam? Ölünce mi bırakacaksın be adam?' diyordu. O gün Bülent Ecevit'in sağlık sorunundan medet umanlara söylüyorum. Bülent Ecevit'in yaşını konu edene söylüyorum. Erbakan'ın yaşıyla dalga geçene söylüyorum. O haldesin ama ben yapmayacağım. Seni önümüzdeki ilk sandıkta bu millet gönderecek, bu millet gönderecek.
"MÜCADELE VAAT EDİYORUM"
"Ben size güzel günler değil, mücadele vaat ediyorum. Ben size acı çekmemeyi değil, acıya katlanmayı, teslim olmamayı, hep birlikte kötülerden daha cesur olmayı vaat ediyorum. 100 yıl önce olduğu gibi gerekirse ölümü göze almayı ama işgale teslim olmamayı vaat ediyorum. Ben size bırakırlarsa bırakırlar, bırakmazlarsa onların yerine seçim kazanmayı, hak ettikleri yere onları getirmeyi vaat ediyorum. Ben size sadece iktidar değil; onur, haysiyet ve cesaret vaat ediyorum. Ben sizin gözlerinizde o kararlılığı, o inancı, o cesareti görüyorum. Hep beraber bu iktidar yürüyüşüne, bu dikenli yollara, acıya katlanmaya ama teslim olmamaya var mısınız? Haydi o zaman iktidara gidiyoruz, yürüyelim arkadaşlar. Yürüyelim hep beraber."
GÜNDEM 19 Ekim 2025 Pazar, 17:29
Benzer Haberler