
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan BM kürsüsünde İsrail'e sert tepki!
SİYASET, 23 Eylül 2025 Salı, 18:39Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan ifadeler şöyle:
"İnsanlığın ortak vicdanını temsil eden bu kürsüden sizlere hitap etmekten bahtiyarlık duyuyorum.
Filistin'in giderek artan sayıda ülke tarafından tanındığı dönemde Filistin Devlet Başkanı sayın Mahmud Abbas'ın bugün bizzat aramızda olamayışından duyduğum üzüntüyü ifade etmek istiyorum. Bu kürsüde kendi vatandaşlarımızla birlikte sesi kısılmak istenen Filistin halkına tercüman olmak için de bulunuyoruz. Filistin devletini tanıyacağını açıklayan devletlere teşekkür ediyor, bu kararı almayan ülkeler için bir an için kararı almalarını diliyorum.
"700 GÜNÜ AŞKIN SÜREDİR SOYKIRIM DEVAM EDİYOR"
Bizler bu salonda BM'nin 80. yaşını kutlarken dünyanın birçok bölgesinde kuruluş şartının ilk maddesinin ilk kelimelerine gölge düşürecek vahim hadiseler yaşanıyor. Özellikle Gazze'de gözlerimizin önünde 700 günü aşkın süredir soykırım devam ediyor. Biz toplantı halinde iken dahi Gazze'de şu anda siviller katlediliyor. Gazze'de ölen sivillerin sayısı 65 bini geçti. Enkaz altında kaç cenazenin olduğu henüz bilinmiyor.
Ölenlerin 20 binden fazlası çocuk. İsrail tarafından Gazze'de son 23 aydır her saat 1 çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor. Bunlar sayı değil dostlar! Hepsi birer can birer masum insan. Şu anda açlık silahıyla da insanlar öldürülüyor. 21. yüzyılda medeni dünyanın bakışları altında 146'sı çocuk 428 kişi açlıktan hayatını kaybetti.
"UTANÇ MANZARASI GAZZE'DE 23 AYDIR HER GÜN TEKRAR EDİYOR"
Şimdi size Gazze'deki günlük hayatı anlatan bir fotoğraf göstereceğim. Birinci fotoğraf gördüğünüz gibi elleri leğenli kadınlar. Lütfen hepimiz elimizi vicdanımıza koyup, cev ar verelim; 2025 yılında böyle bir gaddarlığın mâkul bir sebebi olabilir mi? Fakat insanlık adına bu utanç manzarası Gazze'de 23 aydır her gün tekrar ediyor.
365 kilometre kare içinde yaşayan 2,5 milyon Gazze'li her gün yerinden ediliyor, her gün bir başka bölgeye göçe zorlanıyor. Sağlık altyapısı tamamen çökmüş durumda. Doktorlar öldürüldü ya da gözaltına alındı. Ambulanslar vuruldu. Hastaneler bombalandı, yıkıldı, tedavi mümkün değil. Operasyon mümkün değil. İlaç bulmak mümkün değil.
Tayyip Erdoğan olarak içim yanarak, içim kan ağlayarak söylüyorum; 2-3 yaşındaki elleri, kolları, bacakları olmayan masum yavrucuklar bugün maalesef Gazze'nin olağan fotoğrafı haline gelmiştir.
Buna hangi vicdan dayanır. Hangi vicdan buna sessiz kalabilir? Çocukların açlıktan, ilaçsızlıktan öldüğü bir dünyada huzur olur mu? Hepimiz anne babayız. Üzerine titrediğimiz evlatlarımız, torunlarımız var. Burada Amerika'da, Avrupa'da dünyanın her yerinde bir çocuğun eline küçük diken batsa anne babaların yüreği yanıor ama Gazze'de çocukların elleri, kolları, bacakları anestezi yapılmadan ampute ediliyor.
"İNSANLIK TARİHİ SON BİR ASIRDA BÖYLE BİR VAHŞET GÖRMEMİŞTİR"
Bu insanlığın dip noktasıdır. İnsanlık tarihi son 1 asırda böyle bir vahşet görmemiştir.
Her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor. Gazze'deki soykırım, medya, sosyal medya aracılığıyla canlı olarak yayınlanıyor. İsrail, şu ana kadar Gazze'de ulusal ve uluslararası basında çalışan 250 gazeteciyi kasıtlı olarak öldürdü. Gazze'ye tüm girişleri yasakladı. Yine de soykırımı gizleyemedi. Filistin topraklarında devam eden soykırıma her fırsatta dikkatleri çeken sayın genel sekreteri gönülden destekliyorum, cesareti için kendisini bir kez daha tebrik ediyorum.
"SADECE İNSANLAR ÖLDÜRÜLMÜYOR"
Ancak BM Gazze'de kendi çalışanlarını dahi maalesef koruyamamıştır. İnsanlığa yardım için koşturan 500 kişi öldürülmüştür. 326'sı BM personelidir. Bakınız, soykırım tıpkı holokost gibi insanların toplu halde imhası için kullanılan utanç verici, insanlık dışı barbarca bir kavramdır. Bugün Gazze'de sadece insanlar öldürülmüyor. Hayvanlar hedef alınarak öldürülüyor. Tarım alanları, bahçeler, ağaçlar, otlar, Gazze'de asırlık zeytin ağaçları yok ediliyor. Gazze'de sular yok ediliyor. Kirletiliyor. Gazze'de binalar, evler, kütüphaneler, hastaneler, okullar, camiler, kiliseler tarihi yapılar bilinçli şekilde yıkılıyor.
Toprağı insan ve hayvan için de bitki için de işe yaramaz hale getiriliyor. Şimdi size soruyorum; elimdeki şu fotoğrafın güvenlik arayışıyla ne ilgisi var? Bunun adına canlıya düşmanlık, hayata düşmanlık değil midir? Bu kürsüden açık ifade ediyorum; Gazze'de bir savaş yoktur. İki taraftan söz edilemez. Bir yanda elinde en modern, öldürücü silahlar olan d üzenli ordu, diğer tarafta ise masum siviller ve çocuklar vardır. Bu terörle mücadele değildir. 7 Ekim olayı öne sürülerek yürütülen işgal, tehcir, sürgün, soykırım daha doğrusu toplu kıyım politikasıdır.
"İSRAİL YÖNETİMİ KONTROLÜ TAMAMEN KAYBETMİŞTİR"
Gazze Hamas bahanesiyle yok edilirken Hamas'ın yönetimde olmadığı Batı Şeria da adım adım işgal edilmekte, infazlarla masum siviller katledilmektedir. İsrail, Gazze ve Batı Şeria ile sınırlı kalmıyor İran, Suriye, Yemen, Lübnan'a saldırarak bölge barışını tehdit ediyor. Arabulucu Katar'da ateşkes müzakereleri için toplantı yapan heyete İsrail saldırısı gerçekleşmiştir. İsrail yönetimi tamamen kontrolü kaybetmiştir.
Netanyahu'nun barış yapmaya, rehineleri kurtarmaya niyetinin olmadığı bir kez daha anlaşılmıştır. Ortadoğu'daki tüm ülkeler İsrail hükümetinin pervasız tehditlerinie muhatap oluyor. İsrail'in artan saldırganlığı sebebiyle Avrupa başta olmak üzere Batı'da 2. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan değerler ağır yara almıştır. İnsan hakları, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, kadın hakları, çocuk hakları, demokrasi, eşitlik, adalet gibi kavramlar rafa kaldırılmıştır.
"VADEDİLMİŞ TOPRAKLAR SAPLANTISI İLE HAREKET EDEN İSRAİL YÖNETİMİ"
Vadedilmiş topraklar saplantısıyla hareket eden İsrail yönetimi yayılmacı politikayla bölge barışına, insanlığın müşterek kazanımlarına kast etmektedir. Üç semavi dinin kutsal beldesi Kudus-ü Şerif bu radikalizmin doğrudan hedefidir. Viücdan sahibi musevileri de rahatsız eden, onların da tasvip etmediği, tüm dünyada antisemitizmi körükleyen bu cinnet hali daha fazla devam edemez.
Gazze'de ateşkes bir an önce sağlanmalı, saldırılar durmalı, insani yardımların engelsiz girişine mutlaka izin verilmelidir. Soykırım kadrosunun uluslararası hukuka hesap vermesi temin edilmelidir. İnşallah bu mutlaka gerçekleştirecektir. Sesini yükseltmeyen, tavır almayan herkes bu vahşetin sorumluluğuna ortaktır. Bütün devlet ve hükümet başkanlarına samimiyetle sesleniyorum, gün bugündür, gün insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür. Halklarınız barbarlığa tepki gösterirken gelin sizler de adım adım cesaretinizi gösterin.
Çocukların çocukları büyüttüğü Gazze'de insanlı görevinizi yerine getirin. Dünyanın farklı ülkelerinde meydanları dolduran, Gazzeli mazlumlara destek olmak için denizlere yelken açan akademisyen, sanatçı, öğrenci, aktivistlere en kalbi selamlarımı yolluyorum.
"13 YIL SÜRESİNCE SURİYELİLERİN FERYATLARINA DİKKAT ÇEKTİK"
13 yıl boyunca sizlere bu kürsüden komşumuz Suriye'de yaşanan zulüm ve çatışmalardan bahsettim. 13 yıl süresince Suriyelilerin feryatlarına dikkat çektik. 1 milyon insanın hayatına, milyonlarcasının vatanlarını terk etmesine sebep olan zulüm 8 Aralık devrimiyle hamdolsun tarihe karıştı. Suriyeli kardeşlerimiz 8 Aralık itibariyle yeni bir dönemin kapılarını açtılar. Eli kanlı rejime karşı mücadeleyi kazanan Suriye halkı büyük bedeller ödeyerek elde ettikleri zaferi inşallah menziline ulaştıracaktır.
"BİR VE BÜTÜN SURİYE VİZYONUNU TÜM İMKANLARIMIZLA DESTEKLEYECEĞİZ"
DEAŞ başta olmak üzere terörün hiçbir çeşidinin olmadığı bir ve bütün Suriye vizyonunu tüm imkanlarımızla destekleyeceğiz. İstikrar kökleştikçe bunun kazanı Suriye ile birlikte tüm bölgemiz olacaktır. Körfezdeki kardeş ülkelere de Suriye'nin toparlanmasına verdiği katkılar için teşekkürlerimi iletiyorum. Bölgesel ve uluslararası aktörlerle iş birliğimizi aynı şekilde sürdüreceğiz.
"BÖLGEMİZ YENİ BİR KRİZİ DAHA KALDIRAMAZ"
Komşumuz İran'la ilgili nükleer dosyanın bir an evvel diplomasi yoluyla çözülmesini temenni ediyoruz. Bölgemiz yeni bir krizi daha kaldıramaz. Komşumuz Irak'ın istikrar, güvenlik ve refahı bölgemizin selameti bakımından fevkalade önemlidir. Kalkınma Yolu Projesi gibi stratejik hamlelere bu bakımdan büyük önem atfediyoruz. Kuzeyde her ikisi komşumuz olan Rusya ve Ukrayna arasında İstanbul sürecine büyük iştiyakle ev sahipliği yapıyoruz. Çok sayıda esirin ve naaşın mübadelesine aracılık ettik. Barış müzakerelerinin modalitelerini belirlemeye çalıştık. Savaşın kazananı adil bir barışı kaybedeni olmaz şiarıyla ateşkes için çaba göstermeye devam edeceğiz.
"BARIŞIN TESİSİ İÇİN TARAFLARI CESARETLENDİRDİK"
Azerbaycan-Ermenistan arasında barışın tesisi için tarafları cesaretlendirdik. 8 Ağustos tarihinde iki ülke arasında kalıcı barışa giden adımlardan memnuniyet duyuyoruz. Sayın Aliyev ile Ermenistan Başbakanı ile sayı Paşinyan başta olmak üzere ABD Başkanı sayı Trump'ı burada bir kez daha tebrik ediyorum. Ülkemizle Ermenistan arasında normalleşme rayında olduğunu ifade etmek isterim. Somali ile Etiyopya arasındaki ihtilafin halline yönelik gayretlerimizi sürdürüyoruz.
Karadeniz'de güvenliğin teminatı olan Montrö Sözleşmesi'ni 89 yıldır tarafsızlık içinde uygulamaktayız. Ege ve Doğu Akdeniz'de tüm tarafların meşru haklarına riayet edilen iskiktar havzası olarak görmek istiyoruz. Her konuda yapıcı işbirliğine hazırız. Komşularımızdan da aynısını bekliyoruz. Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi ve KKTC'yi dışlayan projelerin başarılı olamayacağını vurgulamak istiyorum Kıbrıs adasının batısında Türkiye'nin hak ve yetkileri adanın etrafındaki alanlar ise Kıbrıs Türklerinin meşru hakları vardır. Doğu Akdeniz konferansı müşterek zeminin bulunmasına katkı yapacaktır.
"KIBRIS'TA İKİ AYRI DEVLET VE İKİ AYRI HALK VARDIR"
Kıbrıs meselesinin çözümü defalarca denenmiş, Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle tüketilmiş federasyona bina edilemez. İki ayrı devlet ve iki ayrı halk vardır. Kıbrıs Türkleri adanın eşit sahibidir ve azınlık olmayı kabul etmeylecektir. Kıbrıs Türklerinin maruz bırakıldıkları haksız izolasyona artık son verilmelidir. Uluslararası toplumu KKTC'ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum.
Önümüzdeki dönemde Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir başlangıç ve vizyon arzuluyoruz. Bu vizyon günü kurtaran değil, ufku yeniden tayin eden, ortak geleceğimizi şekillendiren vizyon olmalıdır. Elbette AB'nin de bizim kadar istekli ve kararlı olması mühimdir. BM, NATO, AGİT ve AB'nin harekat ve misyonlarına katkılarımızı sürdürüyoruz. 2026 yılında NATO zirvesini Ankara'da toplayacağız. Müttefikimiz ABD ile ilişkilerimizi ticaret, yatırım, enerji ve savunma sanayi başta olmak üzere birçok alanda güçlendiriyoruz.
Orta Asya'daki kardeş ülkelerimizin barış, istikrar ve refahı bizim için vazgeçilmezdir. Köklü beşeri bağlarımızın olduğu Balkanlar'da barışın ve istikrarın sürmesi için yoğun gayret içindeyiz. Temmuz ayında Balkan Barış Platformu bu yöndeki çabalarımızın en yeni örneğidir.
Afganistan'daki yönetimin toplumu kuşatıcı, dikkate alan anlayış sergilemesi temel arzumuzdur. Uluslararası toplumun Afgan halkını yalnız bırakmamalıdır. Türkiye ve Türk milleti olarak Afgan kardeşlerimizin her daim yanında olmaya devam edeceğiz.
Güney Asya'da barış ve istikrarın muhafazasını önemli görüyoruz. Pakistan-Hindistan arasındaki varılan ateşkesten memnuniyet duyuyoruz. Keşmir meselesinin BMGK kararları temelinde Keşmirli kardeşlerimiz beklentileri ekseninde diyalogla çözülmesini destekliyoruz. Afrika'da eğitim, sağlık, altyapı ve ticarette ilişkilerimiz yıldan yıla güçleniyor. Somali'nin terörle mücadelesine destek veriyoruz. Sudan'da 2 yılı aşkın süredir devam eden çatışma ortamı bizleri üzmektedir. Akan kanın durması, barışın tesis edilmesi uluslararası toplumun ortak sorumluluğudur. Bizim çabalarımız devam edecektir.
Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin doğusunda yaşanan çatışmalar bir an önce çözülmelidir. ABD'nin arabuluculuğu ve Katar'ın kolaylaştırıcılığını destekliyoruz . Tarihi bağlarımızın bulunduğu bölge halklarının huzur ve istikrara kavuşmaları için çabalarımız devam edecektir. İlhamını çift başlı Selçuklu kartalından alan dış politikada Asya ülkeleriyle ilişkilerimiz büyük öneme sahiptir.
Bölgesel kuruluşlarla angajmanımız giderek derinleşiyor. Latin Amerika ve Karayipler'de ortaklık duygularıyla kazan kazan anlayışıyla geliştiriyoruz. Tüm ülkelerle kurmuş olduğumuz dostane ilişkilerini daha ileri taşıma isteğimiz bakidir. Dünya Ticaret Örgütü'nün kurallarına dayalı uluslararası ticaretin reforme edilmesini destekliyoruz. Ucuz, güvenli, sürdürebilir enerjiye erişimi özellikle gelişmekte olan ülkeleri için vazgeçilmez buluyoruz.
Çin'den Avrupa'ya uzanan Hazar geçişli doğu batı ortak koridoru projesini ilerletiyoruz. Bakü-Tiflis-Kars hattıyla dünya ticaretinin gelişimine katkı sunuyoruz. 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine doğru kararlılıkla ilerliyoruz. Eşim Emine Erdoğan himayesinde ilerleyen sıfır atıkta daha fazla insana ve kalbe uğraşan farkındalık halkasını görmek bizim için ayrı bahtiyarlıktır.
Dünyada en fazla kalkınma yardımı yapan ülkelerden biri olarak BM'nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılması için çaba harcıyoruz. Dünyanın dört bir yanındaki yüz milyonlarca insanı onurlu yaşamını savunuyoruz. Biz sınamalarla uğraşırken insanlı yapay zeka alanında olağanüstü sıçramaya şahitlik ediyor. Bu teknolojilerin dönüştürücü gücü ve sunduğu nimetlerden hiçbir toplumun mahrum bırakılmaması gerekiyor. Yapay zeka teknolojilerin insanlığın lehine kullanılmalıdır. BM Teknoloji Bankası dijital ve teknolojik açığın kapatılmasında büyük rol oynuyor. Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin küresel bir farkındalık oluşturacağına inanıyor desteğinizi bekliyoruz.
Irkçılık, yabancı karşıtlığı İslam düşmanlığının vahim boyutlara ulaştığı günümüzde yaşama kültürünü tehdit eden bu akımlarla mücadele insanlık için zaruret halini almıştır.
Geçen sene burada ifade ettiğim gibi aile kurumu günümüzde hiç olmadığı kadar tehdit altındadır. Aileyi savunmak, insanı, fıtratı ve yaşamı ve geleceği savunmak demektir. Türkiye olarak artan saldırılar karşısında aileyi savunmaya devam edeceğiz. İnsanlığın savaş felaketi yaşamaması için kurulan BM'nin kökleri içinde bulunduğumuz karanlık döneme ışık tutacak değerlerle doludur.
Sayın genel sekreterinin başlattığı BM 80 girişimine desteğimiz tamdır. Bu girişimin BM'nin tüm faaliyetlerini güçlendirmek için başarıya ulaşmasını temenni ediyorum. İstanbul'u BM merkezi haline getirme hedefimizle güçlü destek vermeye hazırız. Biz güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu sistem kurulana kadar Dünya Beşten Büyüktür demeye devam edeceğiz.
Görevimiz sistemi terk etmek değil onarmak, yeniden işler hale getirmektir. Daha adil bir dünya mümkündür. Türkiye daha adil dünyanın inşası için mücadelesini sabırla devam ettirecektir. Rabbim yâr ve yardımcımız olsun diyorum hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla."
SİYASET 23 Eylül 2025 Salı, 18:39
Yorumlar
Öne Çıkanlar
Diğer Haberler

Bursa'da aranan suç makinesi başkasına ait kimlikle yakalandı!

Kocaeli'de işten çıkarılan kadın, şantiye şefinin üzerine kaynar su döktü

Rubio'dan Erdoğan'ın "Trump 'Gazze savaşını bitiririm' dedi, bitmedi" sözlerine yanıt

ABD Başkanı Trump: Rus uçakları, NATO hava sahasına girmesi durumunda düşürülmeli

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Sekreteri Guterres ile görüştü
