İYİ Parti lideri Dervişoğlu'ndan Özgür Özel'e yönelik saldırıya tepki!

İYİ Parti lideri Dervişoğlu'ndan Özgür Özel'e yönelik saldırıya tepki!

SİYASET, 05 Mayıs 2025 Pazartesi, 12:22
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırıyı hatırlatarak, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yapılan saldırıya ilişkin olarak, "Bu adamların kimliği ve geçmişlerine bakıldığında, kullanılmaya elverişli aparatlar olduklarına şahitlik ediyoruz. Bütün bunların kaynağı ise cezasızlık ortamıdır" değerlendirmesinde bulundu.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Halk TV'de İsmail Küçükkaya'nın konuğu oldu. Programda gündemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Dervişoğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yönelik gerçekleştirilen fiziksel saldırıya ilişkin şunları söyledi:

"Bu meseleye bir siyasi pencereden bakmıyorum. Bu Türkiye'nin üzerinde durması icap eden çok önemli bir meseledir. Türk siyaseti saldırıya uğramıştır. Bu saldırılar ve tehditler yeni değildir. Geride kalan saldırıların ve günümüzde yaşanan tehditlerin doğal bir sonucudur yaşananlar. Ben kınıyorum. Bir muhalefet partisi temsilcisiyim ama iktidar kınamakla yetinmemelidir. Dolayısıyla bu kabul edilebilir olayların önceden tedbir alarak önlenebilmesinin mümkün olabileceğinin de artık kabul edilmesi gerekiyor. Mülki idare tedbir alır, kolluk kuvvetleri müdahale eder, yargı da gereken cezayı verir. Bu gibi durumlarda bir cezasızlık hali söz konusudur.

Kılıçdaroğlu'na bir saldırı yapıldı. 'İnek hırsızı' dendi ama neredeyse adamın heykelinin dikileceği bir noktaya taşındı siyaset ve kamuoyu gündemi. Bugün de bir evlat katilinden bahsediyoruz. Bu ve benzer saldırılarda esasen bu tür adamlar seçilir. Dolayısıyla bu adamların kimliği ve geçmişlerine bakıldığında kullanılmaya elverişli aparatlar olduklarına şahitlik ediyoruz ve bütün bunların hepsi de cezasızlıktan kaynaklanıyor. Bu saldırılar siyasete yapılıyor, demokrasiye yapılıyor ama adi suç hükmünde yargılamalar gerçekleştiriliyor. Bu sıradan bir saldırı değildir. Bir kişinin, bir siyasi partinin genel başkanının siyaset yapma hak ve hürriyetine yapılmış bir saldırıdır. Yani doğrudan doğruya bir darp olayı değildir bu. Bu bir anayasal hakkın gaspına yönelik bir eylemdir. Ayrıca başkalarına da bunların yapılabilmesinin mümkün olduğunu gösteren bir provokasyon emaresidir."

"MUTLAK SURETTE SORUŞTURULMASI, ARAŞTIRILMASI LAZIM''

"Biz de tehditler alıyoruz" diyen Dervişoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bizler de çeşitli zamanlarda saldırıya uğrama riskiyle karşı karşıya kalıyoruz. Bu bizi çıktığımız yolculuktan geri döndürmez ama siyasetin burada doğru mesajlar vermesi lazım. Bir genel başkan saldırıya uğruyorsa, bir genel başkan tehdit ediliyorsa, vaziyet alması icap eden devleti yöneten şahsiyetlerdir. Ben tehdit edildiğim dönemde söyledim, 'Ben kimseden şikayetçi olmam. Benim hak ve hukukumu korumak durumunda olan devlettir. Bir siyasi partiye, partinin genel başkanına bir tehdit yöneltiliyorsa, genel başkan olma münasebetiyle Recep Tayyip Erdoğan'ın, milletvekili olma münasebetiyle Numan Kurtulmuş'un, Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olma münasebetiyle de İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı'nın durumdan vazife çıkarması lazımdır' dedim. Ama bütün bunlara seyirci kalınır ve bütün bu olaylar da adi olaylar, adli olaylar gibi değerlendirilir ve içinde taşıdığı provokatif amaç ve hedef göz ardı edilirse gelinecek sonuç bu olur.

'Efendim siz ne düşünüyorsunuz?' sorusunun cevabı sadece 'Üzgünüz' demekle geçiştirilemez. O sebeple Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yönetenlere buradan sesleniyorum. Bakın bu sıradan bir olay değildir. Bu ilk kez de yaşanmıyor. İYİ Parti olarak biz bunu yaşadık. Geçmiş dönemlerde işte kurucu Genel Başkanımıza, Kemal Kılıçdaroğlu'na, il ve ilçe başkanlarımıza, danışmanlarımıza, partimize gönül vermiş insanlara bu ve benzer saldırılar yapıldı. Dolayısıyla devlet görevini yapmayınca toplumda bir kısım çevreler, kutuplaşmaya da bağlı olarak kendilerini suç işleme imtiyazına sahip gibi görüyorlar. Suç işleme imtiyazına sahip gören insan kendisini kendi nam ve hesabına adaleti temin ve tesis edebileceğine de inanır. Bunun sonu kaostur, kargaşadır, anarşidir. O sebeple herkesin aklını başına alması lazım. Bu olayın arkasında ne varsa sonuna kadar gidilmesi lazım. Bugüne kadar yapılan tehditlerin arkasındaki azmettirici unsurların da mutlak surette soruşturulması, araştırılması ve kovuşturulması lazım."

"BUGÜN DE AFYON DA CENAZEMİZ VAR''

Dervişoğlu, gazeteci İsmail Küçükkaya'nın "Sırrı Süreyya Önder'e veda ederken ne söylemek istersiniz" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Sırrı Süreyya Önder benim mesai arkadaşım, ayrıca milletvekili olmadığım dönemden de tanıdığım biridir. Sırrı Süreyya Önder Bey'le, mekanı cennet olsun. Cenab-ı Allah ölmüşlerimizin arkasından doğru yad etmekle mükellef kılmış bir peygamberi nasip etmiş bize. Dolayısıyla ölenlerimizin arkasından olumsuz beyanlarda bulunmak niyetinde asla olmam. Dolayısıyla Sırrı Bey'le fikirlerimiz çatışırdı ama insani noktada, insani değerler noktasında da konuşurduk, tartışırdık, karşılıklı fikir alışverişinde bulunabilirdik. Bana göre kendini çok iyi yetiştirmiş, önemli bir şahsiyetti. O kendi davasına hizmet ediyordu. Biz de kendi davamıza hizmet etmek yolunda bir yolculuk sürdürüyoruz. Onun davasıyla benim davam ayrı.

O farklı şeyler söylüyor, ben farklı şeyler söylüyorum ama Sırrı Bey'le bir ortak tarafımız daha var. Anılarımız bir bizim. Yani 12 Eylül döneminde aynı acıları çekmişiz, aynı sıkıntılarla karşı karşıya kalmışız. Dolayısıyla üzerinde konuşup fikir yürüteceğimiz çok fazla ortak konumuz vardı. Bu sebeple de oluşan dostluğu yaşatabilme imkanına sahip olduk. Özellikle bu işte 'Barış Süreci' diye adlandırılan, bizim de bu şartlarda imkansız gördüğümüz, geçmişte analar ağlamasın denilerek bugün de 'Terörsüz Türkiye' diye isimlendirilerek sürece dahil edilmiş görüş ve düşüncelerine ben şahsen katılmıyorum.

Dolayısıyla atılmış adımların Türkiye'nin lehine sonuçlar vereceğine de inanmıyorum. Dün Sırrı Süreyya Bey'i ebediyete uğurladık, bugün de Afyon'da bir cenazemiz var. Irak'ın kuzeyinde PKK'lı katiller tarafından saldırıya uğraması suretiyle şehit edilmiş bir evladımız var. Buradan Uzman Çavuş Önder Özen kardeşime de Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Şimdi burada Sırı Bey'i uğurluyoruz, yapılması gereken odur. Karşı durmuyorum böyle törenlere. Ben ayrıca hem taziyede bulundum, hem DEM Partisi'nin Genel Başkanı'nı aradım, hem de Sırrı Bey'in kardeşiyle görüşüp üzüntülerimi ifade ettim. Ama bugün Afyon'da oyuncak ayıcığıyla babasına veda eden çocuklarımız da var. Bunların da unutulmaması lazımdır."

"ALPARSLAN TÜRKEŞ'İN HATIRASINA BUNDAN BÜYÜK SAYGISIZLIK OLMAZ''

Dervişoğlu, İYİ Parti Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş Taş'ın, Alparslan Türkeş'in mezarı başında ekibine yönelik gerçekleştirilen saldırıya ilişkin olarak da değerlendirmelerde bulundu. Dervişoğlu, şunları kaydetti:

"Alparslan Türkeş'in bir anıt mezarı var ama anıt mezar statüsünde değil bu mezarlık. Oranın bir resmi statüsü de yoktur. Yani ora ailenin midir? Ailenindir. Türk milletinin midir? Türk milletinindir. Alparslan Türkeş ile olan gönül bağını koparmak için bundan daha büyük bir tuzak kurulamaz. Siz Alparslan Türkeş'in mezarını onu sevenlere ve onun evlatlarına kapatırsanız bu işin nereye varacağını nasıl kestireceksiniz? Orası devletin arazisinin üzerinde milletin evladının yattığı bir yerdir. Hiç kimsenin inhisarında ya da korumasında olan bir alan değildir. Oraya eğer birileri gidip ziyaretçilerin giriş ve çıkışlarını denetlemeye kalkarsa, bir kısım insanların ziyaretini engellemeye kalkışırsa yaptıkları iş fuzuli işgalin ötesine geçer. Buradan özellikle devlet yetkililerine de sesleniyorum. O kabrin bulunduğu anıt mezar niteliğindeki yere anıt mezar statüsü kazandıracak kanuni düzenlemeyi yapmak için zaman kaybetmeden adım atmaları gerekiyor. Bu yapılan işler doğrudan doğruya Alparslan Türkeş'i milletten koparma çabası ve gayretidir. Hiç kimsenin bunu yapmaya hakkı ve selahiyeti yoktur. Yaptıkları iş bölücülüktür. Bakın bu ülkede, bu ülkenin ve bu milletin birliğinin temini öyle hiç kolay bir iş değildir.

Siz sağcı-solcu mezarlığı diye bir yer duydunuz mu? Alevi-Sünni mezarlığı diye bir şey duydunuz mu? Kürt-Türk mezarlığı diye bir şey duydunuz mu? Mezarlıklarımız bizimdir. Kim burada hangi hakla kimin mezarını gasp etmeye kalkışıyor? Bu sorunun cevabının aranması lazım. Bu millete yapılmış büyük bir haksızlıktır. Bu işin gideceği yer bölücülüktür. Benim müktesebatımın oluşmasına büyük katkı sağlayan bir önemli şahsiyetin kabrini ziyaret etme hürriyetimi kimse elimden alamaz. Ama ben sivri laflar ederek böyle işlerden gerginlik yaratıp ondan siyaseten beslenme arzusu taşıyan bir siyasi kişiliği temsil etmiyorum. Ben makulü tarif etmeye, tanımlamaya gayret sarf ediyorum. Dolayısıyla bu kurduğum cümlelerden kendilerine pay çıkarmaları gerekiyor. Düşünün ya, siz benim babamın kabrine geliyorsunuz. Oraya kimin girip kimin giremeyeceğine karar vermeye kalkışıyorsunuz. Bu ne hadsizliktir, bu ne densizliktir, bu ne hukuksuzluktur? Yani orada birtakım genç arkadaşlar... Bakın hiçbirini suçlamıyorum. Şimdi, o arkadaşlarıma da bir şey demek istemiyorum ama o talimatı verenler, oraya şunlar giremez diyenler... Sadece Ayyüce Hanım'a saldırılmamıştır. O gün Türkçülük Günü olması münasebetiyle başbuğ Alparslan Türkeş'in kabrini ziyaret edenlere, rozetlerine uygun muameleler yapmaya kalkışan birtakım densizler orada görevlendirilmiştir.

"SÖZ KONUSU OLAYA İLİŞKİN TEK BİR GÖZALTI BİLE YAPILMAMIŞTIR''

Alparslan Türkeş'in hatırasına bundan büyük saygısızlık olmaz. Siz Alparslan Türkeş'i milletten, benden, bizden nasıl koparmaya kalkışabilirsiniz? Size kim o yetkiyi verdi de siz Alparslan Türkeş'in mezarını işgal ediyorsunuz? Orada doğrudan doğruya bir fuzuli işgal var. Şimdi devletin bu işgali kaldırması, oraya bir yasal statü kazandırılması artık vazgeçilemez bir mecburiyettir. Ayrıca olayın olduğu gün birkaç kez İçişleri Bakanı'yla da görüştüm. Son derece iyi niyetli olduğu hissiyatı edindim. Bakın bunu açık ve net söylüyorum. Kendisine de teşekkür ediyorum. Ama orada görevlendirilen polisler gözlerinin önünde bir kişiye darp eylemi yapılırken bir ya da birkaç kişiye saldırıda bulunurken olaylara kayıtsız kalmıştır.

Ayrıca o olaylar esnasında yapılmış bir tane gözaltı bile yoktur. Hala yok. Hala yok. Ayyüce Türkeş'in danışmanına saldırılıyor, darp ediliyor. Onun öncesinde işte illerden gelen ziyaretçilere saldırıda bulunuyorlar, darp ediyorlar. Şimdi biz ne yapalım oraya? 100-150 tane genç arkadaşımız birikmiş. 2-3 bin kişi de biz olup yani 'Kabir ziyareti yapacağız' diye çatışmaya girecek halimiz yok. Ama bundan istifade etmeye kalkışanlar var. Bunu yapanlar Alparslan Türkeş'in aziz hatırasına büyük saygısızlık yapıyor ve Türkeş'i zaten artık fikri yönden Alparslan Türkeş'i kendi içlerinde anmaları mümkün olmadığından milletten de koparmaya çalışıyorlar. Bu son derece tehlikelidir. Bunu yapanları buradan bir kere daha uyarıyorum. Ayrıca dün yaptığım çağrıyı tekrarlıyorum. Başta Devlet Bahçeli olmak üzere buna sebep olanların Ayyüce Türkeş ailesinden ve Büyük Türk milletinden özür dilemesi lazımdır."

SİYASET 05 Mayıs 2025 Pazartesi, 12:22

Yorumlar

Öne Çıkanlar

Diğer Haberler

Bakan Fidan, Birleşik Arap Emirlikleri'nde

Bakan Fidan, Birleşik Arap Emirlikleri'nde

Özgür Özel'e saldıran Tengioğlu'nun ifadesinden ayrıntılar

Özgür Özel'e saldıran Tengioğlu'nun ifadesinden ayrıntılar

Anne ile kızı feci şekilde can verdi

Anne ile kızı feci şekilde can verdi

Bakan Şimşek, Kuzey Makedonya Maliye Bakanı ile görüştü

Bakan Şimşek, Kuzey Makedonya Maliye Bakanı ile görüştü

Merkezefendi Belediyesi Basket deplasmanda Türk Telekom'u yendi

Merkezefendi Belediyesi Basket deplasmanda Türk Telekom'u yendi

ABD'nin yeni büyükelçisi: Trump'ın amacı, Türkiye ile ABD ittifakını yukarı taşımak

ABD'nin yeni büyükelçisi: Trump'ın amacı, Türkiye ile ABD ittifakını yukarı taşımak