
Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti'nin 'asgari ücret' talebini açıkladı
SİYASET, 18 Haziran 2025 Çarşamba, 11:45İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
KÜRSÜDE "ÜMİT ÖZDAĞ" MESAJI
İYİ Parti lideri Dervişoğlu konuşmasına dün tahliyesi gerçekleşen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'a geçmiş olsun dilekleri ile başladı.
Dervişoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
* Öncelikle, Sayın Ümit Özdağ'a bir kere daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Ancak, ifade etmeliyim ki, biz, hukuka uygun olmayan bir tutuklamanın, aylarca süren hak mahrumiyetinin tahliye ile neticelenmesine değil, Ümit Özdağ'ın Silivri'den kurtulmasına seviniyoruz. Tekrar aramıza hoş geldin diyoruz.
* Ne planlanıyor olursa olsun milliyetçilerin ayrışmasıyla değil birleşmesiyle sonuçlanacaktır.
* Siyasi tarih, bu tutuklamayı birçok yönüyle ele alıp, sorgulayacaktır. Ne için yapıldığını, neye hizmet ettiğini, kendi içinde hangi stratejileri barındırdığını, hiç şüphesiz değerlendirecektir. Arkadaşlar, hürriyet lütuf değildir. Hürriyet, keyfe keder bir iş değildir, hürriyet piyango hiç değildir! İşte tam da bu yüzden, bu devran son bulmalıdır. Onu da hep birlikte yapacağız. Kurulan tuzakları bozacak, zalim devlet zihniyetinden arınıp, adil devletin temellerini atacağız.
"İKİ ÜLKE ARASINDAKİ TEKNOLOJİK FARKI GÖRMEMİZ GEREKİYOR"
* Bu hafta sona erecek olan 2024-2025 eğitim öğretim yılı vesilesiyle, eğitim davamız ile başlayacağım. Çünkü bu üstümüzden geçen füzelere, savaş uçaklarına, istihbarat ve iletişim ağlarına bakarken, iki ülke arasındaki teknolojik farkı görmemiz gerekiyor. Dünya'nın gittiği yönü ve bu yönün ülkelere, milletlere, toplumlara ve bireylere etkisine bakmamız gerekiyor. inkişaf, terakki, modernleşme, kalkınma, çağdaşlaşma, ne derseniz deyin; 21.yy'ın ilk çeyreği geride kalmışken "bugün biz neredeyiz, yarın nerede olacağız? sorusunu sormadan, yapılacak siyasetin bir anlamı yoktur. 23 yıllık iktidarın yarattığı en büyük üç yıkım alanı nedir derseniz, şüphesiz en başa Milli eğitimi koyarım.
"AHDİ VE AKDİ ÇİĞNİYORLAR SONRA DA YENİ ANAYASA İSTİYORLAR"
* 23 yıldır sistematik olarak Anayasal görevlerini yerine getirememekte, dahası Anayasayı kasten ihlal etmektedir. Önce her bir maddeyi, her bir fıkrayı ihlal ediyorlar, sistematik ihlallerle Anayasa'yı uygulanamaz hale getiriyorlar. Anayasamızı ve Anayasal haklarımızı, vazgeçilmez, devredilemez haklarımızı bize unutturuyorlar. Devletin bireyle, toplumla yaptığı sözleşmeyi ortadan kaldırıyorlar. Ahdi ve akdi çiğniyorlar. Sonra da yeni Anayasa istiyorlar. Hep anlattığım gibi, yolsuz bir devlet istiyorlar. Yoksul bir Türkiye istiyorlar. İnsanımız, her yeni güne boğazından geçecek bir lokma ekmeğin derdiyle başlasın, onun uğruna da her şeye "evet" desin istiyorlar.
"ASGARİ ÜCRET, YILDA İKİ DEFA GÜNCELLENMELİ"
* 7 yıldır kararlılıkla sürdürülen ekonomik kriz, mutfaktaki sönmeyen yangın ve onun en önemli parçası sadakaya dönmüş maaşlar! Ülkemizde maalesef asgari ücret, bu yoksulluk ve korku siyasetinin en temel araçlarından birisidir. Çünkü Erdoğan Türkiye'sinde, asgari ücret artık istisna değil, kuraldır. Bu kural da, çalışan nüfusumuzun %80'i ya asgari ücretle çalışıyor ya da asgari ücret sınırında maaş alıyor. Bugün 22.105 liralık bir asgari ücret vardır. İYİ Parti'nin bu konudaki önerisi açıktır. Asgari ücret, yılda iki defa güncellenmelidir, bu yasal bir zorunluluk olmalıdır. İkincisi ise, bu rakam belirlenirken hem işçi, hem işverenin hali birlikte düşünülmelidir. İşverenin üzerindeki yük, devlet tarafından omuzlanmalıdır. Vergi muafiyeti mi? Doğrudan destek mi? Hepsini yapmaya, imkanlar ve yasalarımız müsaittir. Bizim hesabımız ve önerimize göre de asgari ücret bugün en az 29.850 TL olmalıdır. Önerimiz budur. İktidar, devlet aklı diye hayaller satacağına, gerçeklerle ilgilensin! İktidar buyursun, Meclisi teröristlerle kucaklaşmasına araç edeceğine, devletin vatandaşıyla kucaklaşacağı şekilde yani asıl vasfıyla kullansın. Getirsinler teklifi, destekleyelim!
"AKLI SELİME, DİPLOMASİYE VE SULHA ÇAĞIRMAKTAYIZ"
* Adeta aylardır "geliyorum" diyen çatışma nihayet gelmiştir. Bir terör hükümetince yönetilen İsrail'in Gazze'de yürüttüğü sistematik soykırım devam ederken, şiddet, yıkım ve kan, İran kentlerine sirayet ettirilmiştir. İran hükümetinin üst düzey yetkilileri çok sofistike yöntemlerle suikasta uğramıştır. Tesisler bombalanmaktadır, insanlar ölmektedir. Anlaşılmaktadır ki diplomasi, akıl, insanlık ve makuliyet ölçütleri dünyayı terk etmektedir. İYİ Parti olarak, herkesi aklı selime, diplomasiye ve sulha çağırmaktayız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yöneten iktidardan da bu yolda amasız ve fakatsız bir çaba içinde olmasını talep etmekteyiz. İktidar ve ortakları, PKK'nın silah bıraktığını, terörsüz Türkiye hedefinin gerçekleşeceğini söyleyip, katillere kahraman muamelesi yapıyor, doğru mu? O da doğru.
"ORTA OYUNUNU GÖRÜYOR MUSUNUZ?"
* Peki, PKK'nın İran kolu PJAK'ın elebaşısı ne diyor biliyor musunuz; "İsrail'in İran'a yönelik olası saldırılarını destekliyoruz. İran'a yönelik operasyona katılmaya hazırız. Bölgede hakimiyeti kurmak için gerekeni yaparız" diyor. Orta oyununu görüyor musunuz? Eşzamanlı olarak, Cumhur koalisyonu ortağı da, Türkiye için yaptığı açıklamaların neredeyse aynısını İran için yapıyor: "Kendi ülkesindeki farklılıkları yok sayan bir anlayış işte bugün İsrail, yarın başka hegemonik emperyalist ülkelere davetiye çıkarır. Bu davetiyeyi onların elinden almanın en iyi yolu demokratikleşmektir. İran'a da bir an önce kendi meselelerini demokratik yol ve yöntemlerle, müzakereyle çözülmesini belirtmek istiyorum." İşte bu şantaj siyasetidir! İstiyorlar ki, Cumhuriyeti de verelim, ulus devletten de vazgeçelim, Türk vatandaşlığını çözelim ve bu diyetle de iktidarda kalalım.
* Aylardır bir uyarıda bulunuyorum. Türkiye'de bir sabah bir siyasi parti genel başkanının, canibaşını Meclise davet etmesiyle başlatılan sürecin, tesadüf olmadığının altını çiziyorum. Gerek bölgemizdeki son gelişmeler, gerekse ülke olarak tecrübelerimiz, Türkiye'nin büyük bir tuzağa çekilmek istendiğini gösteriyor. Bana, "Tekere çomak sokuyor" diyenler oluyor. Bana, "Bozgunculuk yapıyor" diyenler oluyor. Hatta daha ileri gidip, "kandan besleniyor" diye bir ahmak tekerlemesini piyasaya sürenler de oluyor.
* Öncelikle şunu belirteyim; Allah'a şükür kansız değiliz ki, kan isteyelim; besleme değiliz ki kandan beslenelim!
"BİZİM İÇİN TEK BİR KURUCU ÖNDER VARDIR"
* Bozgunculuğa gelince; ben, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Gençliğe Hitabe'de tevdi ettiği "birinci vazifeyi" yerine getiriyorum. Lozan'ı yırtıp atmayı amaçlayan, Cumhuriyetimizin tapu senedine kasteden her adımın yolunu kesmeye, planlarını bozmaya, tekerlerine çomak sokmaya devam edeceğim. Bunun adı bozgunculuk değil, vatanseverliktir. Bozgunculuk; Lozan'a saldıranlarla kol kola girmektir. Bozgunculuk; Türkiye'nin üniter devlet yapısını hedef alanlara hamilik yapmaktır. Bozgunculuk; Büyük Türk Milleti'nin yoluna mayınlar döşeyen bir katile, "kurucu önder" diyecek kadar küçülmektir. Bizim için tek bir kurucu önder vardır, o da, Büyük Türk Milleti'nin kahraman evladı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'tür.
SİYASET 18 Haziran 2025 Çarşamba, 11:45
Yorumlar
Öne Çıkanlar
Diğer Haberler