CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin'den çarpıcı mesaj!

CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin'in Bursa örgütünde büyük ses getiren ve destek bulan açıklamaları şöyle:

"2010'ların başında "değişim" rüzgârıyla açılan yeni sayfa, nice seçim maratonunun, milyonlarca emek saatinin ve daha da büyük hayal kırıklıklarının üst üste eklenmesiyle kapandı. Bugün geriye dönüp bakınca, belki de en az konuşulan ama en ağır faturayı çıkaran gerçek: partinin belkemiği olan örgütün sistemli biçimde gölgede bırakılmasıdır.

Örgütün Sesini Boğan Kırılma Anları

• İhsanoğlu vakası

CHP tabanının ruhunu yok sayarak, örgütün haberi bile olmadan gösterilen cumhurbaşkanı adayı, yıllar sonra hâlâ "ilk büyük iç sarsıntı" diye anlatılıyor. Seçmen artık "bizim fikrimiz sorulmaz" duygusuna iyice saplandı.

• Mühürsüz oy suskunluğu

2017 referandumu, YSK'nın 'mühürsüz oy' kararına karşı güçlü bir siyasi meydan okuma yapılamadı. Örgüt dâhil herkes televizyon başında kala kaldı; krizi yönetemeyen siyaset, "sandığa sahip çıkamayan parti" etiketini yedi.

• Başkanlık referandumunun anlatılamaması

Türkiye'nin rejim eşiğinde bile, geniş kitlelere ulaşacak ortak bir dille, güçlü sahadan çok "teknokratik" stüdyo yayınları tercih edildi. Sokakta anlatması gereken örgüt, ekran önünde alkışçıya dönüştürüldü.

• "Altılı Masa"nın 39 koltuğu

Oy getirisi olmayan partilere 39 milletvekilliği verildi; listelere geçmişte iktidar partisinde yer almış isimler kondu. Yıllarını partiye vermiş il ve ilçe emekçileri "değiştirilebilir parçalar" muamelesi gördü.

• Örgütü ziyaret etmeyen, örgütü dinlemeyen yönetim

İl·ilçe başkanları "afiş asıcı, sandık organizatörü" pozisyonuna itilip karar masasına oturtulmadı. Belediye başkanları vitrine çıkarılırken, emekçilerin sesi stüdyo ışıklarında eridi.

• Adalet Yürüyüşü sonrası "örgütü unutma"

On binlerce üye günlerce Genel Başkanına inanarak yürüdü ama yürüyüşün verdiği güç, kısa sürede "lidersiz kalabalığın anısı"na dönüştü; çünkü kendi partisine istenen adaleti çok gördü.

• Anketlerde açık ara önde çıkan adayların üstü çizilerek dayatılan adaylık

2023'te gençleri heyecanlandıran iki büyükşehir belediye başkanı yerine farklı bir isimde ısrar edildi. Seçim gecesi "kayıp gençlik" ekran başında tarihe geçti; örgüt umudunu değil ama öfkesini büyüttü.

Mütevazılığın Yetmediği Nokta

Mesele kişisel mütevazılık değil; mesele o mütevazılığı siyasi heyecana dönüştürecek iradenin gösterilememesiydi. Halkla duygusal bağ kurulamadı, karizmatik liderlik yerine "temkinli teknokrasi" tercih edildi. Temkin, zamanla korkuya; korku, statükoya; statüko, yenilgi kültürüne dönüştü.

Ve Son Perde: Kayyum-Butlan Krizi

Geldiğimiz noktada, kayyum ve butlan tartışmaları üzerinden yapılan açıklamalar da geçmiş çizgiyi değiştirmedi. Parti içinde yaşanan yargı süreci karşısında söylenen sözler, bir demokrasi savunusundan çok, kişisel konum koruma refleksiyle biçimleniyor. "Eğer kayyıma izin verirsem, bana '13 yıl partiyi yönettin, böyle bir şeye nasıl izin verdin' denir" cümlesi, meseleye hâlâ kişisel hesapla yaklaşıldığını açıkça ortaya koyuyor.

Bu tür beyanlar, örgütün iradesini sahiplenmekten çok, onu vesayet altına alma zihniyetini yansıtıyor ve örgütün hakkını savunmakla değil, yalnızca bir dönemin hatalarının üzerini örtme çabasıyla gerekçelendiriliyor. Oysa bu ülkenin demokrasi mücadelesi, kaygıyla değil, kararlılıkla yürütülür. Ve örgütünü dışlayan, seçmenin iradesine bile utangaçça sahip çıkan bu yaklaşım artık sadece bir zaaf değil, partinin geleceğini riske atan açık bir sorumsuzluktur.

Son Söz

CHP koltuklarla değil, örgütüyle yürür. Örgütünü gölgeye iten, seçmenin umudunu da karanlıkta bırakır. Bugün hâlâ seçim kayıplarını değil; kaybedilen güveni, örselenen emeği, susturulan iradeyi konuşmak zorundayız. Çünkü siyasette suskunluk gürültülüdür ve bu gürültü, ancak örgüt ayağa kalktığında diner. Uzun yıllardan sonra bir umut, bir lider Cumhuriyet Halk Partisi'nin başına geçti. Hepimiz Genel Başkanımız Özgür Özel'i haklı mücadelesinin yanındayız ve olmaya devam edeceğiz. Lider olmak için bir koltuğa oturmak değil insanların kalbindeki tahta oturmak gerekir. Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu o tahta çoktan oturmuştur."