Özgür Özel, Çağlayan'dan haber getirdi: İmamoğlu'nun mesajını duyurdu!

Özgür Özel, Çağlayan'dan haber getirdi: İmamoğlu'nun mesajını duyurdu!

GÜNDEM, 22 Mart 2025 Cumartesi, 22:21
CHP, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart sabahı ev baskınıyla gözaltına alınmasının ardından başlattığı "Saraçhane" buluşmalarına devam ediyor. Yurttaşlar, dördüncü günde de Saraçhane'ye koştu. CHP lideri Özgür Özel, kalabalığa seslendi. Özel'den önce konuşan Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, CHP'ye geri dönüş sinyali verdi. Özel, Dilek İmamoğlu ile birlikte Çağlayan'a gidiyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olması beklenen Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının dördüncü gününde de onbinlerce yurttaş Saraçhane Meydanı'nda bir araya geldi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik 19 Mart Çarşamba sabah saatlerinde başlatılan operasyonda İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve beraberinde bir dizi isim gözaltına alındı.

100'den fazla kişiyi kapsadığı belirtilen operasyonun "Medya A.Ş. ihaleleri, kent uzlaşısı ve terör soruşturması" kapsamında gerçekleştirildiği aktarıldı. İmamoğlu hakkında iki ayrı soruşturmanın başlatıldığı belirtildi.

Operasyon, İmamoğlu'nun İstanbul Üniversitesi'nden aldığı diplomanın iptal edilmesinden bir gün sonra başladı.

Diploma süreci, ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) cumhurbaşkanı adayı olmaya hazırlanan İBB Başkanı'na son haftalarda açılan soruşturmaların ardından geldi.

SARAÇHANE'DE DÖRDÜNCÜ AKŞAM

Gözaltı gününden bu yana, yasaklara rağmen başta büyükşehirler olmak üzere Türkiye'nin farklı noktasında eylem duyuruları yapıldı. CHP'nin İstanbul'daki buluşma noktası ise Saraçhane oldu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve yüzbinlerce kişi bugün yine Saraçhane'de bir araya geldi.

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Ekrem İmamoğlu'na destek için Saraçhane'de. Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu kürsüye çıkarak Saraçhane'yi dolduran kitleyi selamladı.

MUHARREM İNCE: BEN CUMHURİYETİN ÖĞRETMENİ OLARAK BURADAYIM

Özel'den önce mikrofonu Muharrem İnce aldı.

İnce, "Ben bugün Cumhuriyetin bir öğretmeni olarak buradayım. Gençler meydanlar sizin, şarkılar söyleyin, protesto edin. Ama kaldırım taşını sökmeyin. Maskeye gerek yok. Sizin yüzünüz kara değil ki, yüzü kara olanlar maske taksın!" dedi.

Muharrem İnce'nin açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

* Telefonlarınızı çıkarın. Hepinizi canlı yayına davet ediyorum telefonlardan. Önce telefonlardan. 7 yıl önce bu belediyeyi bir Karadeniz uşağı aldı. Beğenmedi Tayyip Bey. "Olmaz." dedi. "Bir daha yarışacağız." dedi. Onu 3.000 farkla almıştı. İptal ettirdi. 1.000.000 farkla aldı bu sefer. Bu Karadeniz uşağı aradan 5 sene geçti, bir daha aldı belediyeyi. Baktı ki sandıkta yenemiyor, mahkemede yenmeye kalktı.

* Şimdi ben size, ben size Nazım Hikmet'in, büyük ustanın Kuvayı Milliye Destanı'nda Karadeniz uşaklarını nasıl tanımladığını anlatayım. Şöyle diyor büyük usta: "Dümende ve baş hattında uzun eğri burunlu insanlar vardı ki onlar konuşmayı şevkatle seven insanlardı ki sırtı lacivert hamsilerin ve Mısır ekmeğinin zaferi için hiçbir şeyden hiçbir şey beklemeksizin bir şarkı söyler gibi ölebilirlerdi" diyor. Ben bugün buraya, ben bugün buraya adliye koridorlarında, "Cumhuriyet savcısı yazar ya" aslında bir meslek grubuna daha çok yakışır bu.

* Cumhuriyetin savcısı doğrudur ama cumhuriyetin öğretmeni, ben cumhuriyetin öğretmeni olarak buradayım. Atatürk diyor ki Kurtuluş Savaşı'ndan sonra: "Asıl savaş şimdi başlıyor. Cehaletle savaş." diyor. Cehaletle savaş. Onun için buradayım. Bu ülkenin üç büyük sorunu vardır. Birisi cehalet, öbürü ihanet, öbürü adalettir. Bu üçüdür. Şimdi gençler, evlatlarım, öğrencilerim, size sesleniyorum. Demokratik hakkınızı sonuna kadar kullanın. Direnin, yürüyün, slogan atın, şarkı söyleyin, protesto edin ama kaldırım taşlarını sökmeyin. Şiddet uygulamayın. Maskeye gerek yok. Sizin yüzünüz kara değil ki. Yüzü kara olanlar maske taksın.

İNCE: 'EĞER BİRİSİ ORADA PROVOKE EDİYORSA BİLİN KI O MİT'İN İŞİDİR"

* Sizin yüzünüz ak. Sizin yüzünüz ak. Onların adı ak. Adının ak olması önemli değil, alnının ak olması önemli, alnının. Sizi mizah yapmaya davet ediyorum. Bunlarla makara yapmaya davet ediyorum. Polisler, sevgili kardeşlerim, jandarmalar, size sesleniyorum. Yahu arkadaşlar, bakın orada sopayla vuruşan birisi... Emin olun ki onu oraya Tayyip göndermiştir. Emin olun. Bakın, eğer birisi orada provoke ediyorsa bilin ki o MİT'in işidir, derin devletin işidir, AKP'nin işidir.

* Sevgili kardeşlerim, öğrencilerim, evlatlarım, bakın polislere, jandarmaya sesleniyorum. Ya arkadaşlar, polis kardeşlerim, sizin evladınız yok mu? Sizin çocuklarınız başka şehirlerde okumuyor mu? Utanmıyor musunuz onlara öyle gaz sıkmaya? Polis kardeşlerim, siz Erdoğan'ın polisi değilsiniz. Devletin polisisisiniz, devletin. Biz sizin yanınızdayız ama kusura bakmayın Van'dan giriyor Afgan, Çanakkale'ye kadar geliyor. Sınırlarımız kevgire dönmüş. Türkiye'nin sınırları kevgire dönmüş, yol geçen hanına dönmüş. Bunları kimse konuşmuyor ama gariban çocuklara gelip burada onları copluyorsunuz.

* Çok gaz meraklısıysanız, çok cop meraklısıysanız yasa dışı kaçakları yakalayın, teröristleri yakalayın. Biz bugün burada, biz bugün burada gençlerimizle sohbet etmeye geldik. Gönlünde kardeşlik duygusunu paylaşanlara, tohumu çiçeğe dönüştürenlere, çocuğuna harçlık veremeyen babalara, İstanbul'da yaşayıp da denizi görmeyen çocuklara selam vermeye geldik hep birlikte.

İNCE: 'HEPİMİZİN EKREM İMAMOĞLU'YUZ'

* Nasırlı elleriyle üretim yapanlara, gece yatağına aç giren çocuklara merhaba demeye, onların derdine derman olmaya geldik. Biz bugün buraya boyun eğmeyenlere, dik duranlara, itaat değil itiraz edenlere selam vermeye geldik. Şehitlerin bayrağını devralanlara geldik. Alın teri döküp, alın teri döküp çocuğuna mama alan babaları selamlamaya geldik. Biz bugün buraya haram yemeyenlerle dertleşmeye geldik. Biz bugün buraya horlanan, şiddet gören, sokakta öldürülen kadınlarımızı selamlamaya geldik. Biz, bu meydanda toplananlar, biz susmayanlarız. Biz direnenleriz. Biz eğilmeyen başız. Biz susmayan diliz. Biz, hepimiz, biz bükülmeyen bileğiz. Biz hepimiz Ekrem İmamoğlu'yuz.

* Biz gücümüzü Anadolu'nun, bu toprakların en büyük devrimcisi Gazi Mustafa Kemal'in bir çift mavi gözünden alıyoruz. Biz isyanı biliriz. Biz isyanı Şeyh Bedreddin'den öğrendik. Biz kula kulluk yapmamayı Pir Sultan'dan öğrendik. Bir olmayı, iri olmayı Hacı Bektaş-ı Veli'den öğrendik. Biz aşkı Yunus Emre'den, sevdalanmayı Nazım Hikmet'ten öğrendik. Vatan demeyi Namık Kemal'den, korkma demeyi Mehmet Akif'ten öğrendik. Biz, biz sizleri buraya selamlarken yedi tepeli şehrimin yedi renkli insanlarına, Ayasofyası'na, Süleymaniyesi'ne, Taksim'deki işçilerine, Gezi'deki direnen işçilerine selam göndermeye geldik hep birlikte. Biz buradan İstanbul'u bizim yapan Fatih Sultan Mehmet'e de, "Geldikleri gibi giderler." diyen Gazi Mustafa Kemal'e de şükranlarımızı sunmaya geldik. Biz burada Yahya Kemal'in Aziz İstanbul'una, Münir Nurettin Selçuk'un Aşiyan'ına, Orhan Veli'nin sevdalarının şehrime, Nazım Hikmet'in Gülhane'deki ceviz ağaçlarına selam söylemeye geldik.

İNCE: 'YARGIYI SOPA OLARAK KULLANAMAZSIN!'

* Biz hepimiz ya kazanacağız ya kazanacağız ya da hep birlikte yok olacağız. Yok olmayacağımıza göre hep birlikte kazanacağız. Umutlarımızı tazeleyeceğiz. Yaşama sevincini yeniden kuracağız. Özgürlüklerimize sahip çıkacağız. Ekrem İmamoğlu, Ekrem İmamoğlu yargılanmasın demiyoruz. Biz, Ekrem İmamoğlu yargılanabilir, bir sıkıntı yok. Adil olsun yeter ki, adil. Ama sen bakanlığına dezenfektan satan bakanını yargılamazken, Ankara'yı, Ankara'yı parsel parsel satan Melih Gökçek'i yargılamazsan sen oy hakkına sahip çıkacaksın. Oy kutsaldır. Milyonlarca insan ona oy vermiş.

* Keyfine göre iş yok. İntikam alamazsın. Yargıyı sopa olarak kullanamazsın. Yargılanmasın demiyoruz, yargılansın elbet ama senin derdin yargılamak değil, senin derdin intikam almak. Kimmiş? Gizli tanık varmış. Gizli tanık konuşuyor. Ben bir yerlerden duydum. Geçmişte bu gizli tanık, biliyorsunuz, bu gizli tanık silahlı kuvvetleri mahkum yapmıştı. Recep Tayyip Erdoğan kendi geleceği için memleketi batırıyor. Recep Tayyip Erdoğan kendi geleceği için dolar yükseliyor, euro yükseliyor, borsa çöküyor. Erdoğan'ın derdi memleket değil, Erdoğan'ın derdi koltuğudur.

İNCE'DEN CHP'YE GERİ DÖNÜŞ SİNYALİ

* Son bir şey söyleyeyim. Erdoğan, yargılayacaksan eğer belki, belki unutmuşsundur, ben sana hatırlatayım. Gaz mı sıkıyorlar? Nerede? Arkadaşlar, bunların hayatı gaz zaten. Pazartesi gaz buluyorlar, salı petrol buluyorlar, çarşamba altın buluyorlar, perşembe uzaya gidiyorlar, cuma basın açıklaması yapıyorlar, cumartesi pazar tatil yapıyorlar. Ne utanmaz adamsınız. Gaz buraya kadar geldi. Utanmaz gazcılar. Erdoğan, bana bak Erdoğan, eğer yargılamak istiyorsan Kuzey Irak'ta askerin başına çuval geçirip de susanları yargıla. Ergenekon, Balyoz'daki insanları yargıla. Bu memleketin kozmik odasına girenleri yargıla.

* Mavi Marmara'ya sahip çıkmadın, onu yargıla. Reza Zarrab'ın rüşvet verdiği bakanları yargıla. Birleşik Arap Emirlikleri terör devleti diyordun, onunla konuşmaları yargıla. Rahibi nasıl bıraktın, onu yargıla. Trump'ın aptal adam demesine ses çıkaramamanı yargıla. Size şunu söyleyeyim. Son bir şey söyleyeyim. Bakın, son bir yerel seçim yaşadık. Bu yerel seçimde Cumhuriyet Halk Partisi'nin genç bir genel başkanı birinci parti çıkardı CHP'yi. Şimdi önümüzde bir genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimi var. CHP'nin iki Cumhurbaşkanı adayı vardı. Birisi Sayın Kılıçdaroğlu ve birisi ben. Yani ikimiz de kaybetmiş Cumhurbaşkanı adaylarıyız. Şimdi bize düşen CHP'nin yeni Cumhurbaşkanı adayının koluna girip onun elini kaldırmaktır. Ben kendi adıma bunu yapacağım, söz veriyorum.

ÖZEL, KALABALIĞA SESLENİYOR

İnce'nin ardından mikrofonu CHP Genel Başkanı Özgür Özel aldı.

Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

* 81 ilin, 973 ilçenin her birisinde bu hukuksuzluklara, bu haksızlıklara karşı omuz omuza, kol kola, yan yana, engel tanımadan, hiçbir yasaya karşı sessiz kalmadan, korkmadan, yılmadan, her şeyi göze alıp demokrasiye, sandığa ve seçtiklerine, seçebilme hakkına sahip çıkan tüm yurttaşlarımızı yürekten selamlıyorum, yürekten selamlıyorum.

* Dün nasıl konuştuysak, ne dediysek, nasıl sonuç aldıysak hep beraber bu gece fazlasını başaracağız, fazlasını. Değerli, değerli İstanbullular, siz bir şeyi geri aldınız. Siz evlerinizden çıkıp buraya gelmek istediğinizde dört gün önce Erdoğan'ın talimatı, valilik kararıyla emniyet, üç kişinin bir araya gelip toplanmasını, gösteri yapmasını, miting yapmasını yarına kadar yasaklamıştı. O kararın, o kararın ardından buraya gelen bütün yollar, Haliç'in üstündeki köprüleri kaldırdılar. Buraya gelen tüm viyadükler, tüm yollar kapatıldığı halde ilk gün 110 bin kişiyle, ikinci gece 210-220 bin kişiyle, dün akşam, dün akşam 220 bin dedik. Drone görüntülerini görünce neye uğradığımızı biz de şaşırdık. Gözün gördüğü yerde 550 bin kişi vardı ve buralara yaklaşamıyorlardı. Ve siz göremiyorsunuz, bilmiyorum. Orada bir ekran var, canlı yayın aktarılırsa göreceksiniz ki bir uçtan Bozdoğan Kemeri'nin önünden ta gözün görebildiği yere kadar hep birlikteyiz. 550 bin kişiyle göz göze tarihi yarımadada bağlantı yollarıyla birlikte 1 milyon kişi gönül gönüleyiz, 1 milyon kişi.

"HEPİNİZİN ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUM"

* Siz neyi başardınız biliyor musunuz? Siz, siz sokakları geri kazandınız, meydanları kazandınız. Tepki ve protesto hakkının yasaklanamayacağını kazandınız. Hepinizin önünde saygıyla eğiliyorum. Genciyle yaşlısıyla buradasınız. Kadınıyla erkeğiyle buradasınız. Tüm tercihlere saygılı, doğayı seven, insanı seven, hayvanı seven ve bunların ortak düşmanını bilen, ona karşı burada kol kola giren herkesi saygıyla selamlıyorum. Burada, burada birbirinden renkli, birbirinden güzel, solun, sağın her rengi var. Zaten şunu hep beraber bilelim ki yıllar, bin yıllar, çok önceki zamanlarda daha, daha doğa olayı gerçekleştiğinde ortak dili olmayan kabileler bile bir şeyin karşısında hayranlıkla, korkudan değil yere kapanarak selamlarlardı. O doğa olayı gökkuşağıdır. Renklerin yan yana, birbirinin içine ve işine karışmadan ortaya koydukları o güzelim gökkuşağını ben bu akşam burada görüyorum, Saraçhane'de görüyorum, İstanbul'da görüyorum. Türkiye'nin gelecek umudunu bu gökkuşağında görüyorum.

"ERDOĞAN KANUNSUZ BİR EMİR VERDİ"

* Buradan özellikle, dün akşam söyledim. Kanunsuz bir emir verdi Erdoğan. Ne yapsın vali, ne yapsın emniyet müdürü? Bir tarafta emri veren, kanunsuz emri veren bir kişi, tek kişi, tek adam. Karşısında, ondan korkmayan milyonlar var. Kim durdurabilir sizleri? Ancak dün akşam, gaz atılırken bizim buradan seslenişimize yanıt veren il başkanımın telefonlarıyla Bozdağ Kemeri'ndeki gençlere yapılanlara karşı orayı durdurup onları buraya çağırmamıza imkân tanıyan ve bundan sonra da bu gece, yarın ve devamında karşımızdaki polise, kanun dışı emirler vermemesi noktasındaki duyarlılığımıza hassasiyet göstereceğini beklediğim İstanbul Valisi'ne sesleniyorum.

* Bu akşam burada, İstanbul'da bir tarih yazılacak. Bunun karşısında durmayın, duramazsınız. Erdoğan'ın bütün tehditlerine rağmen, nerede ne oluyor söyleyin. Yok abim gaz falan yok, ben görüyorum. Gaz yok, görüyorum, olduğu zaman söylüyorum. Şimdi, nerede, nereden atılıyor? Bozdağ kemeri, orada değil mi o? Değerli arkadaşlar, Bozdağ Kemeri'nin tarafına doğru havai fişek atılması gibi bir durum olursa, bunu ne sahiplenebiliriz ne savunabiliriz.

"HAVAİ FİŞEK ATARSANIZ BUNU SAVUNAMAM"

* Lütfen oradaki arkadaşlar bu tarafa gelsinler. Bu gece ne yapacaksak hep beraber yapacağız. Gençler için, İstanbul için, Ekrem İmamoğlu için, gözaltına alınmış 393 arkadaşımız için hep birlikte olmalıyız. Ancak haklıyken haksız çıkamayız.

* Karşınızdaki polise, oradaki grup için söylüyorum, havai fişek atarsanız ben bunu savunamam. O havai fişeğin nasıl bu tarafta fişek atıldığında evlatlarımız Gezi'de kör olduysa, bir babanın evladı ya da minicik bir çocuğun babası bir polis kör olursa, sakat kalırsa biz bunun hesabını o evlada, o babaya veremeyiz. Lütfen barışçıl ve haklı pozisyonumuzu savunalım. İşte bu meydanın gücü haklılığında kardeşim. Haklıyız biz, biz kazanacağız.

"İMAMOĞLU SİZİ SELAMLIYOR"

* Gidin uyarın, alın gelin. Bakın, olmaz böyle şey. Bu meydanda hepimiz aynı şeyi istiyoruz. Bu meydanda hepimiz aynı şeyi istiyoruz ve hep birlikte haykırıyoruz. Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hep beraber. Bu gece sevgili Dilek İmamoğlu'yla, değerli oğlu Selim'le birlikte birazdan el ele kol kola girip Ekrem Başkan'ın sorgulandığı, sorulan her soruya yargılayan cevaplarla haklılığını ortaya koyduğu, bir kumpası çökerttiği ve tertemiz, çalışkan ve cesur bir yönetici olarak görevini nasıl yaptığını tutanaklara, evraklara nakşettiği bu akşam da onun yanına gideceğiz. Bugün ondan size büyük bir selam getirdim.

* Sizi İmamoğlu selamlıyor, Ekrem İmamoğlu! Sayın Sayın Gökhan Günaydın'a, Sayın Gökhan Günaydın'a Boğaziçi Üniversitesi'ne üç milletvekilimizi yönlendirmesini, Sayın Vali'ye Boğaziçi Üniversitesi'ndeki müdahalelerin derhal durdurulmasını ve Boğaziçi Üniversitesi'ndeki öğrenciler ne yapmak istiyorlarsa, bu meydanı istiyorlar mı? Boğaziçi ne istiyorsa onun diplomasisini hızla gerçekleştirelim. Oradaki saldırıyı durduralım. Buradan Boğaziçi'ni selamlıyorum, saygıyla selamlıyorum Boğaziçi'nin büyük direnişini. Bugün Erdoğan tuttu şöyle bir açıklama yaptı, dün akşam saatlerinde bugün haberdar olduk. Diyor ki: "Sokak çağrıları kabul edilemez. Türkiye sokakta kurulmuş bir ülke değildir."

* Sayın Erdoğan şunu bil, bu ülke, bu güzel şehir Gazi Mustafa Kemal Atatürk buralara yabancı gemiler gelmesin diye, yabancı postal ayak basmasın diye Çanakkale'de ölümü göze aldı. Askerlerine savaşmayı değil ölmeyi emretti. Bu meydandaki Türklerin, Kürtlerin, Lazların, Çerkezlerin, bu meydandaki Alevi'nin, Sünni'nin, bu meydandaki Müslüman'ın, Hristiyan'ın dedeleri orada kucak kucağa yatıyor. Ama sonra bir, bir tek adam bir imzasıyla izin verdi ve İstanbul'a o donanmalar geldi. İstanbul işgal edildi. İstanbul işgaline ilk tepki İstanbul meydanlarında protesto mitingleri oldu. O mitingleri Darülfünun öğrencileri organize ediyorlardı.

MUHALEFET PARTİLERİNE TEŞEKKÜR

* Gazi, gazi o mitinglerden aldığı güçle, o öğrencilerden aldığı güçle Anadolu'ya, Anadolu'ya seslendi. "İşgal kabul edilemez. İşgale karşı örgütlenin, protestolar yapın, mitingler yapın." Ve bunun üzerine tüm mitingler, tüm mitingler her tarafa Anadolu'nun dört bir tarafına yayıldı. Şimdi bir tek adamın, Gezi'mizi, Gezi'yi kriminalize eden, halen arkadaşlarımızı içeride tutan tek adamın yarattığı atmosfer adım adım adım adım adım adım bu günlere getirirken ülkeyi yine bir bariyeri, bir engeli ilk aşan İstanbul Üniversitesi oldu. Bugün bu meydan varsa, İstanbul Üniversiteli gençlerin kararlılığı sayesinde var.

* Dün buraya bütün muhalefet partileri eksiksiz koştular, geldiler. Gelemeyenler aradılar. Bugün yolda olanlar, ilerleyen saatlerde buraya gelip size hitap edecek olan arkadaşlarımız var. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kendimizi bu meydanın bir sahibi olarak değil, kendimizi bu meydanın bir bileşeni, bu mücadelenin bir bileşeni ve ortaya konulan eylemin bir ev sahibinden öte en önemli bileşenlerinden bir tanesi olarak görüyoruz ve tüm partileri, tüm oluşumları sesini duyurmak için bir araya gelmiş her birinizi ayrı ayrı selamlıyorum.

İMAMOĞLU'NUN MESAJINI DUYURDU

* Ekrem Başkan 1 saat önce savcılık sorgusuna girdi. Geçtiğimiz günlerde iki ayrı sorgusu toplamda 6,5 saat sürmüştü. Bugün de en az 5 saat o iki ayrı sorgunun savcılık ayağının olacağını ümit ederiz o aşamadan sonra bir mahkemeye sevk olmayacağını. Ama mahkemeye sevk olursa neredeyse bir o kadar zamanın da geçeceğini yani Çağlayan'daki sürecin sabahın ilk ışıklarına kadar devam edebileceğini oradaki avukat arkadaşlarımız bize bildirdiler. Orada 30 ayrı savcı ifade alacak ama daha sonra ifadelerin birleştirilmesiyle birlikte hakimliğe sevkten önce birkaç saatlik bir ara olacak. Biz bu süreci en yakından takip edeceğiz, size düzenli olarak bilgi vereceğiz. Siz, Ekrem Başkan'la bugün görüştük. Sevgili eşi Dilek Hanım, Ekrem Başkan Çatalca'ya gidince bizim de hep beraber Çağlayan'a gitmemizi arzu etti ve o planlamayı yapıyorduk.

* Ekrem Başkan'a avukatlarını gönderdik. Ekrem Başkan'ın cevabı şu oldu: "O meydandaki 500.000 kişi, Türkiye'deki 10 milyonlar ilk günden beri bana sahip çıkıyorlar. İstanbul'un iradesine sahip çıkıyorlar. İstanbul'un bize emaneti Saraçhane'dir. Saraçhane'yi size emanet ediyorum. Orada olun." dedi.

* Dilek Hanım da buna "Doğru olur. Ekrem Bey böyle diyorsa" dedi. Ben de bu karara uyudum. Saraçhane'ye sahip çıkıyoruz bu akşam. Ancak buradan sonra Ekrem Başkan'a yönelik sorgu ve devamında bir husumet, mevcut husumetin devamı, bir kötü niyet, mevcut kötülüklerin devamı ve bir tenezzül, bugüne kadar edilen tenezzüllerin devamı olursa nereye gitmemiz gerekiyorsa akacağız, gideceğiz, orada olacağız. Bundan herkes emin olsun.

* O tarafa polise doğru da bir şey atılmayacak. Polis de bu tarafa gaz sıkmayacak. Bunun bir başka yolu yok, bunu böyle sürdüreceğiz. Bu geceyi doğru yöneterek, Ekrem Başkanımızı alarak, arkadaşlarımızı alarak, meydanı, sokağı geri alarak ancak buradan ayrılacağız. Bizim gücümüz cesaretimizde, haklılığımızda. Haklıyken haksız duruma düşmeyeceğiz.

"1 MAYIS'TA TAKSİM'İ İSTEYECEĞİZ!"

* Ant olsun ki, bu meydanın bu birlikteliği, bu inancı, bu kararlılığı ve bu sağduyusu, ant olsun ki Taksim'i de hep beraber alacağız, söz veriyorum. Bu büyük yasaktan, bu büyük yasağa rağmen milyon olup buraya gelenlere söylüyorum. Önce Taksim'i isteyeceğiz. Ne zaman? Nisan'da, 1 Mayıs'ta bu kitleye Taksim'i isteyeceğiz. Açacaklarsa açacaklar, açmazlarsa biz açacağız orayı, söz mü? Bu gece, bu gece Saraçhane'ye, Çatalca'ya sahip çıkmaya ve 1 Mayıs'ta Taksim'i almaya var mıyız? Var mıyız? Var mıyız? İşte bu güç kazanır, bu güç kazanacak, bu güç başaracak. Yasakları aldınız tahta Bey'in elinden. Yasakları aldınız, yırtıp attınız. İstediği kadar uzatsın, son sözü artık bu ülkede "Ben bilirim." ben değil, siz biliyorsunuz, siz biliyorsunuz.

"HEMEN HEMEN HER MAHALLEDE SANDIK VAR"

* Ve yarın, yarın 1.750.000 üyemize "Gelin, seçin, tarihe geçin." demiştik. Şimdi tüm üyelerime sesleniyorum. Arkadaşını, eşini, dostunu, komşunu yarınki sandıktan haberdar et. Oy kullanmaya teşvik et. Sandığa kadar eşlik et. Yarın 23 Mart Türkiye baharına, demokrasi devrimine katılmaya, arttırmaya, bundan sonra sandık gitmesin diye yarınki sandığa koşmaya var mısınız? Var mısınız? Var mısınız? Türkiye'nin dört bir yanında, hiç bulamayan il başkanlıklarında, ilçe başkanlıklarında CHP'nin sitesinden baktığınızda hemen hemen her mahallede sandık var.

* Yerini CHP üyeleri biliyor, ilanlar var. Sandık isteyen, sorusu olan, en yakın sandığı merak edenleri de oraya gönderiyoruz. Yarın geleceğiz, seçeceğiz, tarihe geçeceğiz. Yarın biz kimin gideceğini biliyoruz. Onu gönderecek ismi belirlemek için sandıklara koşuyoruz. Bugün bugün, bugün çok sayıda hesap kitap, çok sayıda Türkiye ile ilgili açıklama yapıldı, yayınlandı. Gerçekten bir aralar Tayyip Bey "15.000 dolar oldu milli gelirlerimiz. Artık çok iyi bir noktaya geldik. Dünyada 67. sıraya tırmandık." dedi.

"TAYYİP BEY İKTİDARDA, KARNI DOYAN VAR MI?"

* Bugün bütün ekonomistler buna isyan ettiler ve şunu açıkladılar: Türkiye bugün 67. evet. 1997'de 60'ıncıydı. 98'de 59'uncuydu. 20 yıl önce $1.800'lık milli geliriyle yine 61. sıradaydı. 30 yıl önce 61. sıradaydı. Bugün Tayyip Bey ilk geldiğinde 2003'te 67. sıradaydı, bugün yine 67. sırada. Ondan önce adım adım zenginleşen, büyüyen Türkiye şimdi yerinde sayarken Tayyip Erdoğan yarattığı yoksulluğu doları baskılayarak, yalandan milli gelir artışı yaparak hepimize yutturmaya çalışıyor. Ama ben buraya, Saraçhane'ye soruyorum: Tayyip Bey iktidarda karnı doyan var mı? Zenginlik var mı? Demokrasi var mı? Gençlerin umudu var mı? Gençlerin gelecekten tek umudu var, o da Tayyip Erdoğan'ın gitmesidir.

"İMAMOĞLU KENDİSİ SÖYLÜYOR..."

* Yarın Tayyip Bey'in yerine kimin geleceğine karar vermeye var mıyız? Var mıyız? Yarın Ekrem İmamoğlu'nun arkasında durmaya ve bütün kötülüklere rağmen, kendisi söylüyor, "Benim dilim varmıyor." Biz onunla yol arkadaşıyız, can arkadaşıyız, kardeşten ileriyiz. Ben ona bu yargılama süreci başladığında o bana şöyle dedi: "Genel Başkanım, ben 23 Mart günü nerede olursam olayım, ben aranızda olmasam da o sandık her şeyden önemlidir. Ona sahip çıkar mısın?" Ben de kendisine şunu söyledim: "Ekrem Başkanım, canım başkanım, eğer 23 Mart günü toprağın altında değilsem sandığın başındayım." dedim, sandığın başında. İlk kez tüm halka açık olarak, resmi kayıtlı üyeler resmen, diğerleri dayanışma oylarıyla yarın milyonlar kendisini saydıracak, iradesini ortaya koyacak.

"YARIN BİR KIRILMA YAŞANACAK"

* Yarın hep beraber tek adamın karşısına bir yiğidi koyacağız, arkasına 10 milyonlar duracağız. Hadi dokunsunlar bakalım, hadi dokunsunlar. Bir yandan da, bir yandan da, bir yandan da büyük algı operasyonlarıyla, yalanlarla mücadele ediyoruz. FETÖ'cüler firarda ama maalesef fikirleri ve marifetleri sarayda ve sarayın aparatlarında. Şu kadar ki kişinin evine baskın yapıyorlar, bir şey yok. Şirketine gidiyorlar, kasayı açtırıyorlar. İki deste parayı yayıyorlar, "Evde bulunan paralar." diye servis ediyorlar.

* 12 yıl önce Devlet Bankası'nın genel müdürünün evinde ayakkabı kutularında paralar çıkınca önce "Ne var bunda? Faiz haram, parayı evde tutuyor olabilir." dediler. Sonra bakanların, bakan evlatlarının evlerinde koli koli paralar çıkınca "Kumpas kuruldu, FETÖ'cüler koydu." dediler. Günü gelip de işin üzerinden 1 yıl geçince yazı isteyip el konulan paraları faiziyle geri istediler. Ama yarından itibaren bir kırılma yaşanacak. Yarından itibaren bakan evlatlarının devri bitecek, vatan evlatlarının devri başlayacak.

"FETÖ AKLI DEVREDEDİR"

* Şunu hatırlayın, bugün Ekrem Başkan'a sorulan sorulara ki, haddini aştıklarında isyan etti. Ayağa kalktı, "Kendinize gelin." dedi. Geri geri adım attılar. Ama şunu bilin ki, Ekrem Başkan'dan bir hırsız, bir yolsuz, bir terörist çıkarmaya çalışan bir FETÖ aklı devrededir.

* Ekrem Başkan'dan hırsız da çıkmaz, terörist de çıkmaz. Ama bunu, Recep Tayyip Erdoğan, bundan yıllar önce, ülkenin 26. Genelkurmay Başkanı'na, Sayın İlker Başbuğ'a, terör örgütü lideri diyen bir FETÖ iddianamesine inanıp, Genelkurmay Başkanı'nı tutuklatıp, Silivri Cezaevi'ne koyan, iki kere ağırlaştırılmış müebbet hapis veren, yani imkân olsa idam ettirecek olan Erdoğan, 15 Temmuz gecesi elini FETÖ sabunuyla yıkadı, temizlendi, aramıza karıştı.

AKIN GÜRLEK'E SERT TEPKİ

* Şimdi o Erdoğan, o gün Zekeriya Öz'e yaptırdığını bugün bir başkasına yaptırarak, bu sefer ülkenin Genelkurmay Başkanı'na değil, kendi rakibine, kendisini bir kez Beylikdüzü'nde, üç kez İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde yenmiş olan Ekrem İmamoğlu'na elindeki kiri bulaştırıp, rüşvet, hırsızlık lekesi sürmeye çalıştı. Ama bugün sabah ortaya çıkardığımız belgelerle, gizli tanığın verdiği ifadelerin en önemli kısmı, İBB'den ihale alanlar, şirketler, naylon fatura kesiyorlar, yapılmamış işin parasını alıyorlar, bir kısmını İmamoğlu örgütüne aktarıyorlar diye bir yalancı tanık. Ne kanıt var, ne dekont var, ne hesap hareketi var.

* Peki, ne çıktı, ne çıktı? Bu sabah 11'de ilan ettim. Bu sanıklardan, bu suçlananlardan bir tanesi 2015'le 2021 yılları arasında 6 yıl İBB'ye fatura kesmiş. Doğru. Bir ihale almış 2015'te, 2 yıl, 2 yıl uzatmışlar. 2019'da buraya Ekrem, evladınız, kardeşiniz, Ekrem abiniz gelmeden önce 2 yıl daha uzatmışlar. 2 yıl reklam şirketi buranın işlerini yapmış, sözleşmeye göre parasını almış. Sonra bir daha ihaleye bile girmemiş.

"18 BAKANLIKTAN İŞ VERMİŞLER..."

* Nereye gitmiş? İletişim Başkanlığı'na gitmiş. Ona hangi kampanyayı vermişler? En son Türkiye Yüzyılı kampanyasını vermişler. 18 bakanlıktan iş vermişler. 1.7 milyar TL para ödemişler o kişiye. Şimdi, dönemin Zekeriya Öz'ünün kumpas aklı, İBB'den iş alan şirketleri alıp da yalancı tanıkla naylon fatura derken, o şirketlerden biri de 2009, 2019-21 arası Ekrem Başkan döneminde göründü diye aynı iftirayı oraya da yazmışlar. Adam, adam, sabah 6'da kapıya polis dayanmış. Bunu almış, 105 kişiden 99'u bulunmuş, karşısına polis yazmış.

* Elde, yani gözaltında. Son aşağıdan 5'i almış, bulunamamış, firarda. Arada bir kişi var. Bu kişi, karşısında ne yazıyor? Şubeden serbest. Nezarethaneye konmadan, şubeden serbest. Peki, bu kişiyi, gitmiş ya, bu kişi şubeye giderken, evden alınırken ilk telefonu kime açmış? Ali Erdoğan'a, yani Sayın Erdoğan'ın koruma müdürüne.

* Peki, bu şirketin ortağı kimmiş? Ali Bey'in kardeşi, Ömer Erdoğan. Bu kardeşiniz, bu bilgiyi çıkarıp kamuoyuyla paylaşınca bir anda, bir anda paniğe kapıldılar. Sonra açıklama yaptılar. Bıraktığımız doğru değil, nezarette.

"WHATSAPP GÖRÜŞMESİ ELİMDE..."

* Oysa bu kardeşiniz, Gezi'de gözaltına alınan hemen herkesi, her öğrenciyi, her eylemciyi, İstanbul'un nezarethanelerinde ziyaret etmiş, bu kardeşiniz. 267 hapishaneye 380 ziyaret yapmış bu kardeşiniz. Yer mi? Yer miyim? Dedim ki, bir, şirketine gitmiş, biz açıklayınca korkuyla oradan aldınız. Getirip nezaret haneye koyamadınız çünkü ben, nezaretteki herkese partinin avukatlarını yollayarak birinci önemli soruyu sorarım.

* İlk gün: "İyi misin? Senin iyiliğini kime bildirelim?" Eşini ararız, anasını ararız, babasını ararız, çocuğunu ararız, iyi deriz. Biz nezaretteki 98 kişiyi bulduk, bunu 4 gün aradık, bulamadık. Sonra, "Burada." dediler. Sorduk: "Doktor muayenesine gidiyor bunlar her gün, 3 günlük doktor muayenesini göster." Yok. Ama o binada. Nerede? Amirin odasında. Nereden biliyoruz? Telefonu elimde, WhatsApp'tan görüşmesi elimde arkadaşlar. WhatsApp görüşmesi elimde.

ÖZGÜR ÖZEL VE DİLEK İMAMOĞLU ÇAĞLAYAN'A GİDİYOR

* Şimdi, bir gizli tanığın, bir gizli tanığın herkese attığı bu yalan, buraya atılınca adam kendini Ali Erdoğan üzerinden kurtartırınca duvara vurdu. Şimdi bu gizli tanığın diğer ifadeleriyle işlem yapacaklar, öyle mi? Ekrem Başkan'a hırsız yaftası vuracaklar, öyle mi? Ekrem Başkan, iki ailenin çocuğu, iki ailenin. Birisi onu pırıl pırıl yetiştirmiş, eğitmiş, büyütmüş, okutmuş, haramdan uzak tutmuş, alın teriyle, böyle terler anlı onun. Alın teriyle çalışıp kazanmayı öğretmiş İmamoğlu ailesidir. Diğeri, diğeri bu ülkeyi en zor gününde kurtaran, cumhuriyeti kuran, bu günlere getiren Cumhuriyet Halk Partisi ailesidir. İki ailenin de, iki ailenin de evladı Ekrem İmamoğlu'yla emin olun, eşi Dilek Hanım kadar gurur duyuyoruz, oğlu Selim kadar gurur duyuyoruz. Ve, ve biz bugün, şimdi Dilek Hanım'la birlikte, Selim'le birlikte sizden selam için geri geleceğim. Sizden selam için, Çağlayan'a gitmeme, ona evladını götürmeme, ona Dilek Hanım'ı götürmeme, sizden, sizin selamlarınızı götürmeme müsaade var mı?

* Buradan Ekrem Başkan'a selam var mı? Dayanışma var mı? Türkiye'nin umudu yarınki sandığa sahip çıkmanın sözü var mı? Ekrem Başkan'ı seviyor muyuz? Birbirimizi seviyor muyuz? Ülkemizi seviyor muyuz? Bu kötü gidişe biz el koyduk. Bundan sonra da bunu, elimizi bu ülkeden, yanımızdakinin omzundan, girdiğimiz koldan çekmemeye, mücadeleyi meydan meydan, sokak sokak büyütmeye, bu tek adam rejimini sokakta, meydanda yenmeye, bu ülkeyi bir kez daha kurtarmaya hazır mıyız? Biz size güveniyoruz. Ben ne kendime, ne partime, ne siyaset arkadaşlarıma, hepsine birden ama hepsiyle birden size güveniyorum. Size inanıyorum. Sizi saygıyla selamlıyorum.

ÖZGÜR ÖZEL, MANSUR YAVAŞ'I ANONS ETTİ

* Bir misafir var. Bir misafir var. İstanbul'a misafir ama gönlünüze misafir değil. Onun gönlünde siz, sizin gönlünüzde o. Ekrem Başkan'la birlikte bir fotoğraf çektirdiğimizde Türkiye'de yeri yerinden oynatan o var. Mansur Başkan var, Mansur Başkan!

* Bu gece biz buradan ayrılırken, Ekrem Başkan, Mansur Başkan ve ben bir fotoğrafta buluşmuşken bütün Türkiye büyük bir umutla doldu. Birazdan, ümit ederiz, belki yarın bu saatlerde o fotoğrafı bir daha çektirmeyi ümit ediyoruz. Umutumuz bu yöndedir. Mücadelemiz bu yöndedir. Ama biz Ekrem Başkan'a giderken, Mansur Başkan'ı size, sizi de ona emanet ederken buradan ona hangi şarkıyı yollayalım? Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz. Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz...

Özel'in konuşmasının ardından mikrofonu Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş aldı.

MANSUR YAVAŞ: ATATÜRK'ÜN ASKERLERİNDEN SELAM GETİRDİM

Saraçhane'deki kitleye seslenen Yavaş'ın açıklamasından öne çıkanlar şu şekilde:

* Mustafa Kemal Atatürk'ün askerlerinden selam getirdim. Onlar da sizin gibi toplanmışlardı. Onlar da sizin gibi Mustafa Kemal Atatürk'ün askerleriyiz diye haykırdılar. Onlar da bugünkü ülkemizde yaşanan haksızlığa ve hukuksuzluğa isyan etmek için geldiler. Bizlere eşlik ettiler. Bunların birçoğu, bu gençler ve tahmin ediyorum buradaki gençlerin, özellikle üniversitede okuyanların birçoğu 2000 ve üzeri doğumlu. Onlar başka bir iktidar görmediler.

* Bu nedenle, onlar da toplumdaki ayrıcalığı gördükten sonra elbette en iyi şekilde yaşamayı istiyorlar. En güzel cep telefonunu istiyorlar. En güzel arabalara binmek istiyorlar. Türkiye'de güzel şartlarda yaşamak istiyorlar. Bu talepten daha uygun bir talep, kötü bir talep var mı? Onların hakkı değil mi? Sadece lüks arabalara binen, pudra şekerleri koklayan, evet, ayrıcalıklı yaşayan, ayrıcalıklı yaşayan, üniversiteyi bitirir bitirmez iş garantisi olan insanları gördükçe, 2023 seçimlerinde kendilerine söz verilen mülakatın kaldırılmadığını görünce, en son Ekrem Başkan'ın başına getirilen bir hukuksuzluktan dolayı işte bu şekilde taleplerini dile getiriyorlar.

"DOĞU'DA O PAÇAVRALAR SALLANIRKEN..."

* Bu anayasal bir hak, anayasal bir hak; gösteri ve yürüyüş hakkı, protesto hakkı anayasal bir hak. Ama bu anayasal bir hak bile kullanırken görüyoruz, bir sürü zorluk çekiliyor. Burada da ayrıcalık var. Dün İzmir'de, bütün gösteriler yasaklanmışken, bugün yasaklanmışken bir partinin mitingine izin verildi. Yine aynı şekilde, dün, dün doğuda bir yerde bana göre paçavra olan bayraklar sallanırken ve o mitinge gidenlere, o mitinge gidenlere bugün Twitter'da gördük, polisler pamuk şekeri verirken buradaki muameleyi de doğrusu aynı şekilde emniyet güçlerinden buradaki gençlere de pamuk şekeri ikram etmelerini bekliyoruz.

"MİLLETİMİZ CEVABINI SANDIKTA VERİYOR..."

* Standart sadece bu değil ki. Bakın, bakın, 2019 yılında biz 11 Büyükşehir Belediye Başkanı olarak göreve geldikten sonra sürekli olarak iftiralar, televizyonda karalamalar 6 yıl boyunca, 5 yıl boyunca devam etti. Engellemeler devam etti. Cumhuriyet Halk Partili belediyelere topal ördek muamelesi çekildi. Ama ne oldu? Bu tür yasa dışı uygulamalara karşı halk sandıkta cevabını verdi. 3 belediyemiz varken Ankara'da 16'ya çıktı. Türkiye rekoru kırarak tekrar seçildik. Bundan dahi ders almadılar. Aynı şekilde Ekrem Başkan da büyük bir fark atarak yeniden seçildi. Demek ki siz demokrasiye uymayan, haksız, hukuksuz muamele yaptığınız zaman bu feraseti yüksek milletimiz bunun cevabını sandıkta veriyor.

* Yine hata yaptılar. Önlerine çıkması muhtemel bütün engelleri ortadan kaldırmak için bütün hukuksuzlukları yapıyorlar. Ümit Özdağ neden hapiste? Ekrem Başkan, Ekrem Başkan usulüne uygun davet edildiği zaman adliyeye gitmedi mi? Nedir evini basmak? Nedir bu operasyonlar? Bugün ben vaktinizi almamak için detayına girmiyorum. Soruşturmanın birçok yönü usulsüz. Bu ülke İlker Başbuğ hapse giderken terörist başının gizli tanık olduğu günleri yaşadı. Acaba gizli tanık kim şimdi? Ekrem Başkan'ın rakipleri mi? Kimdir? Siz eğer yolsuzluk soruşturması yapacaksanız orada da eşit olacaksınız. Kendi bakanlığına dezenfektan satan insanları yargılayacaksınız.

GÜNDEM 22 Mart 2025 Cumartesi, 22:21

Yorumlar

Öne Çıkanlar

Diğer Haberler

İmamoğlu'ndan cezaevinden ilk mesaj: Millet bu iktidara unutamayacağı bir tokat atacak

İmamoğlu'ndan cezaevinden ilk mesaj: Millet bu iktidara unutamayacağı bir tokat atacak

Macaristan 0-2 Türkiye

Macaristan 0-2 Türkiye

Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş gözaltına alındı!

Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş gözaltına alındı!

Bursa'da SMA hastaları için koyulan bağış kumbarasını çalıp kaçtı!

Bursa'da SMA hastaları için koyulan bağış kumbarasını çalıp kaçtı!

Bursa'daki protestolarda çok sayıda gözaltı

Bursa'daki protestolarda çok sayıda gözaltı

Bursa'da Ekrem İmamoğlu'na destek yürüyüşüne polis müdahalesi

Bursa'da Ekrem İmamoğlu'na destek yürüyüşüne polis müdahalesi