
Kuraklık yaşayan göller için kritik müdahale
GÜNDEM, 23 Ağustos 2025 Cumartesi, 11:35Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, Beyşehir Gölü başta olmak üzere kuraklık tehdidi altındaki göller için acil eylem planı hazırlandığını anımsatarak, "Göller açısından en büyük tehdit hala kontrolsüz su kullanımı, plan bu nedenle kritik bir müdahale." dedi.
Tarım ve Orman Bakanlığı kuraklık riski taşıyan göllerde su seviyesi düşüşleri, su kalitesinde bozulma, sazlık alan kayıpları ve canlı türlerinde azalmanın önüne geçmek için çalışmalarına hız verdi.
Bu kapsamda, Ulusal Su Kurulu toplantısında, kuraklık riski altında olan göllere ilişkin eylem planlarının hazırlanması kararı alındı.
Kuraklık riski değerlendirmeleri sonucunda öncelikli olarak belirlenen göller arasında Beyşehir, Akşehir, Eber, Bafa, Burdur, İznik, Seyfe ve Sapanca yer alıyor.
Bakanlık tarafından Beyşehir Gölü başta olmak üzere kuraklık tehdidi altındaki göller için acil eylem planı hazırlandı.
Planda, sulama sistemlerinin modernizasyonu, yeraltı suyu kullanımının kontrolü, havzalar arası su transferleri, içme-kullanma suyu şebekelerinde kayıpların azaltılması, kullanılmış suların yeniden kullanımı ve su verimliliği projelerinin hayata geçirilmesi konuları öne çıkan tedbirler arasında yer alıyor.
"Beyşehir Gölü ekolojik ve sosyoekonomik açıdan yaşamsal öneme sahip"
Prof. Dr. Deniz Ayas, risk altındaki göller için hazırlanan acil eylem planını değerlendirdi.
Beyşehir Gölü'nün, Orta Anadolu'nun en büyük tatlı su kaynağı olduğuna dikkati çeken Ayas, "Beyşehir Gölü ekolojik ve sosyoekonomik açıdan yaşamsal öneme sahip. Gölün tamamen kuruması balıkların, kuşların ve sazlıkların yok olması, genetik çeşitliliğin kaybı demek olur. Ayrıca göl çevresindeki bataklık ve sazlık alanların kaybı, ekosistemin besin zincirini ve göç yollarını da ciddi şekilde etkiler. Bu alanlardaki kirlilik yükü, özellikle tarımsal drenajlardan gelen fosfor ve azot miktarları, su kalitesini düşürmekte ve sucul türlerin yaşam alanlarını tehdit etmektedir. Bu nedenle atılan adımlarda çok dikkatli olunmalıdır." ifadelerini kullandı.
Ayas, planın en önemli başlıklarından birisinin de yeraltı sularının kontrol altına alınması olduğunu vurgulayarak, aşırı çekimin önlenmesinin gölü besleyen rezervleri koruyacağını bildirdi.
Sulama sistemlerinin modernizasyonu konusuna da değinen Ayas, tarımsal kullanımda büyük tasarruf sağlayacak bu adımın sürdürülebilirlik açısından artık bir tercih değil, zorunluluk olduğunu anlattı.
Prof. Dr. Ayas, kullanılmış suların yeniden değerlendirilmesi, içme ve kullanma suyu şebekelerindeki kayıpların azaltılması ve su verimliliği projelerinin hayata geçirilmesinin de önemine vurgu yaparak, "Bu önlemler ülkenin geleceği için gerekli. Su verimliliği projeleri hem altyapı yatırımı hem de toplumsal farkındalık açısından uzun vadeli kazanımlar sağlayacak. Atık suyun kullanımı, özellikle tarımsal alanlarda su kaybını azaltırken, gölün kirleticilerle yüklenmesini engeller. Burada toplumun bilinçlenmesi, karar alıcıların birlikte hareket etmesi gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
Planda yer alan havzalar arası su transferi çalışmalarının riskler barındırdığına değinen Ayas, "Bu yöntem ekolojik dengesizliklere yol açabilir. Su transferi, teknik olarak uygulanabilir ama riskleri büyük. Su ile farklı türler de taşınabilir, bu da biyolojik çeşitliliği tehdit eder. Ayrıca, suyu alınan havzada da ekolojik bozulmalar yaşanabilir, yeraltı suyu beslenmesi zayıflayabilir ve habitatlar olumsuz etkilenebilir. Bu nedenle çok boyutlu değerlendirilmesi gereken bir konu. Transferin yapılacak ve yapıldığı alanlardaki su kirliliği de belirleyici tehdit unsuru." diye konuştu.
"Eylem planı doğru bir başlangıç"
Ayas, su kaybının gölün eski sağlığına geri dönüşünü zorlaştırabileceğini belirterek, şunları kaydetti:
"Havzadan su vermek tek başına yetmez, ekosistemin eski haline dönmesi yıllar alır. Ancak bu eylem planı doğru bir başlangıç. Ekolojik restorasyonlar, gölün su seviyeleri kritik eşiklerin altına düşmüşse bile uzun yıllar süren bir iyileşme süreci gerektirir. Restorasyonun başarıya ulaşması finansmana, yerel yönetimlerin kararlılığına ve toplumun sahiplenmesine bağlı."
İklim değişikliğinin gölleri kuruttuğunu hatırlatan Ayas, asıl riskin kontrolsüz su kullanımı olduğunu söyledi.
Ayas, artan sıcaklıklarla buharlaşmanın yükseldiğini, tüketilen su kadar buharlaşma yaşandığını, yağışların düzensizleştiğini anımsatarak, şu ifadeleri kullandı:
"Göller açısından en büyük sorun hala kontrolsüz su kullanımı. Plan, bu yüzden kritik bir müdahale ve yalnızca Beyşehir değil, kuraklık tehdidi yaşayan bütün göller için hayata geçirilmeli. Aynı zamanda göllerdeki kirlilik yükünün azaltılması, tarımsal drenajların kontrolü ve ekosistem dostu yönetim stratejileriyle desteklenmeli. Plan, Türkiye'nin su geleceği için uygulanması gereken bir zorunluluk."
GÜNDEM 23 Ağustos 2025 Cumartesi, 11:35
Yorumlar
Öne Çıkanlar
Diğer Haberler

Nazlıaka'dan "Komşu Anne" projesine tepki: İktidar kendi sorumluluğunu yine halka yüklüyor

Gazze'de can kaybı 62 bin 622'ye çıktı

'Emily in Paris' dizisinin yardımcı yönetmeni çekimler sırasında hayatını kaybetti

Kastamonu'da hava şartları nedeniyle 4 ilçede denize girmek yasaklandı

Yıldırım Belediyesi'nin gençlik hizmetleri Türkiye'ye örnek oluyor
