"Sistematik yok sayılmaya karşı isyan ediyoruz"

İstanbul Şişli'de işe giden Bahar Aksu (34), eski eşi ve arkadaşları tarafından kaçırılmak istendi. Uzun süre direnen Aksu, eski eşi Rüstem Elibol tarafından silahla vurularak katledildi.

Bursa Kadın Platformu tarafından bugün Fomara'da protesto düzenlendi.

Yapılan basın açıklamasında şunlar kaydedildi:

"Geçtiğimiz hafta İstanbul'un göbeğinde, bir kadın daha sokak ortasında katledildi. Bu ülkede kadın olmak her geçen gün daha fazla cesaret, daha fazla hayatta kalma mücadelesi gerektiriyor. Bizler artık sadece yas tutmuyoruz. Bu vahşete, bu sessizliğe, bu sistematik yok sayılmaya karşı isyan ediyoruz.

2025'in "Aile Yılı" ilan edilmesiyle birlikte, devlet eliyle kadınlara ve LGBTİ+'lara yönelik baskı daha da arttı. Aile kavramı bir kez daha bizleri dışlamak, bastırmak, yok saymak için kullanılıyor. "Güçlü aile, güçlü toplum" sloganı altında tahayyül edilen toplumda bizim sevgimize, kimliğimize, varoluşumuza yer yok ama biz buradayız.

Bir yandan Kadınlar katledilmeye devam ederken bir yandan Aile ve sosyal hizmetler bakanlığının yayınladığı genelgede çok tehlikeli bir zihniyetin kurumsal hale getirilmesi planlanıyor. Bu genelge, LGBTİ+'ları hedef gösteren ve onları daha da savunmasız hale getiren bir şiddet aracıdır.

Ayrıca toplumsal cinsiyet, cinsiyet kimliği gibi kavramlar yalnızca LGBT+'ları değil kadınların , çocukların ve tüm bireylerin insan haklarını ve eşitliğini ilgilendiren kavramlardır. Yıllardır LGBT+'lar dahil olmak üzere kadın bedeni, kadın iradesi ve kadın hayatı üzerinde söz hakkı olduğunu zanneden bir zihniyet, bu ülkenin en üst noktalarında hâlâ varlığını sürdürmektedir.
Sağlık Bakanı Memişoğlu "Çocugunuz yok ise Aile sayılmıyorsunuz" diyerek milyonlarca kadının ve LGBTİ+'nın yaşam hakkı, aile hakkı ve var oluşu yok sayıyor. Unutulmamalıdır ki aile olmak, sevgi, dayanışma ve karşılıklı emekle mümkündür. Bu ülkede kadınlar yalnızca evlenip çocuk doğurduklarında mı makbul kabul edilecek?

Sevgiye evlilik dayatan, eşitlik yerine itaati yücelten, bizi aile içinde eritmeye çalışan bu politikaya mecbur değiliz. Bizim ailemiz; bazen bir dost sofrası, bazen sevgilimizin eli, bazen birlikte yaşadığımız yoldaşlarımız, bazen hayatta tuttuğumuz umudumuzdur. Her gün yeniden kurduğumuz alternatif hayatlarımızdır. Biz tehdit değiliz, biz yaşamı kuranlarız!
Ekonomik krizle, barınma sorunlarıyla, nefret diliyle kıskaca alınsak da; korkmuyoruz, vazgeçmiyoruz. Bu ülkeyi korkusuzca, eşitçe, özgürce yaşanabilir hale getirene dek mücadele edeceğiz.

Bizler kadınlar, LGBTİ+'lar ve tüm vicdan sahibi yurttaşlar olarak şunu haykırıyoruz:
Kimsenin yaşam biçimi, inancı, kimliği ya da çocuk doğurup doğurmadığı; onun saygın bir yaşam sürmesini engelleyemez!

Kadınlar sokakta öldürülürken susanlar, bu suça ortaktır. Yatak odalarımıza, kimliklerimize ve hayatlarımıza karışan zihniyete karşı susmayacağız.

Bu ülkeyi korkusuzca, eşitçe ve özgürce yaşanabilir hale getirene dek mücadele edeceğiz.

Yaşamak istiyoruz. Varlığımızı inkâr edenlere karşı buradayız. Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!"