TİP'li Erkan Baş: Sarayın ışıkları mutlaka sönecek, işte o zaman bu halkın yüzü gülecek
GÜNDEM, 15 Aralık 2025 Pazartesi, 22:52TBMM Başkanvekili Pervin Buldan başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu'nda, İçişleri Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçeleri görüşülüyor. Bütçeler üzerinde, grubu olan siyasi partiler görüş ve önerilerini dile getiriyor.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in bütçeye ilişkin sunumlarının ardından aleyhte söz alan Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, "Şimdi gerçekten çok ilginç bir durumla karşı karşıyayız. Günlerdir burada bütçe tartışılıyor. Ne söylense iktidar sıraları 'Bu bütçe harika' diyor. Birbirinin tam zıttı şeyler söyleyen insanlar var burada. Bu çok acayip" dedi.
Baş, konuşmasında İçişleri Bakanı Yerlikaya'ya seslenerek, Kahramanmaraş'ta polislerin grev yapan işçilere müdahale konulu bir tatbikat gerçekleştirdiğini hatırlatarak, "Polis tatbikatının konusuna bakar mısınız? Grev yapan işçilere müdahale. Yani grev, işçinin anayasal hakkı. Bu hakkı kullanırsa işçi, 'Ben ona polisle müdahale ederim' diye tatbikat yapılıyor. Yani daha ne diyeyim? Bir kez hakkını arayan işçinin karşısına dikilen patrona 'Dur' dediniz mi? Hiç böyle bir şey görmedik" diye konuştu.
"Türkiye ekonomisinden 29 ayda 88 milyar dolar faiz ve kar payı ödemesi yapmıştır"
Erkan Baş, Hazine ve Bakanlığı'nın bütçesine dair şöyle konuştu:
"Bakın, yıllardır burada bütçe tartışmalarını izliyoruz. Her bütçede birisi geliyor; Maliye Bakanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı... 'Her şey çok güzel' diyor. 'Her şey çok güzel' diyor. Sonra bir bakıyoruz, gidiyor. Önce onu soralım: Madem her şey çok güzel, sizden öncekiler nerede? Diğerlerini bilmiyorum. Damat Bey galiba Londra'ya yerleşti. O gitti, onun yerine Mehmet Şimşek Londra'dan geldi. Açık söyleyeyim, ne değişti bilmiyorum. Ama bakanın hakkını vermeye geldim buraya arkadaşlar. Şimdi bazen muhalefetten arkadaşlar konuşuyor, diyor ki: 'Bakan Bey başarısız, Bakan Bey bilmiyor.' Ben açık söyleyeyim, buna hiç katılmıyorum. Mesela söyleyin bana arkadaşlar, muhalefete soruyorum: Hangi milyoner çıkıp 'Bu bakan başarısız' dedi? Bakanın becerilerini bir gidin inşaat baronlarına sorun bakalım. Banka sahiplerine bir sorun.
Bakanın en büyük başarısı, finansal sermayeye müthiş karlar sağlamasıdır. Türkiye ekonomisinden 29 ayda 88 milyar dolar faiz ve kar payı ödemesi yapmıştır. Yine bakanın görevi boyunca sadece gayrimenkul almak için Türkiye'den 5,5 milyar dolar yurt dışına kaçmıştır. Yani biz burada asgari ücret için, emekli için 3-5 binin pazarlığını yapıyoruz. Ama bakanın dediği gibi program tıkır tıkır işliyor. 3 milyar lira faize gidiyor. 'Halka kaynak yok' derken, bütçeden vergi harcaması altında zenginlerin 3 trilyon lirayı götürmesini kimse konuşmuyor. Ama çocuklar aç, okulda susuz, açlıktan bayılıyor. Olsun, program tıkır tıkır işliyor. 12 milyon yeni yoksul var. Programın işlediğinin daha iyi bir örneğini gösterebilir misiniz?
"Hayat istatistiklere sığmıyor"
Şimdi bakan geldi, bir sürü rakam söyledi, söyledi. O rakamlar hayata hiç uymuyor ki. Hayat istatistiklere sığmıyor. Rakamların anlatamadığı bazı gerçekleri konuşalım. Yani şimdi burası koltuklar rahat; kocaman, sıcak, ışıl ışıl. Ama buradan gözükmeyen bir karanlığı var bu ülkenin. Ben onu, o yoksulluğu anlatayım. Yoksulluk nedir biliyor musunuz? Yaşamayı sadece nefes alıp vermek sanmaktır yoksulluk. Mesela apartman temizliğine giden bir ananın evladını biliyorum ben. Annesi yorulmasın diye tatil günlerinde hep annesiyle beraber gidiyor. Merdivenleri siliyor, paspas yapıyor, çöpü atıyor. Sonunda da gurur duyuyor. Diyor ki: 'Annem benim sayemde yorulmadı.' Bu çocuk baba hasretiyle büyüyor. Üç kuruş para kazanmak için güneş doğmadan giden babası, gece yarısından sonra geliyor. Yetmiyor, yurt dışına gidiyor. Çocuk hep babasını bekliyor. Babasının hayali ev sahibi olmak, yaşam amacı çocuklarını okutmak. Evini yapıyor, çocukları okutuyor. Ama bu çalışmaya can mı dayanır? Evine girmeden, evladının diplomasını görmeden bu hayattan göçüp gidiyor.
Şimdi açık konuşalım. Mesela bu çocuk büyüse, milletvekili olsa, bu bütçeye 'Evet' der mi ya? Mesela beslenme çantası boş bir çocuğun annesi burada aramızda olsa el kaldırıp 'Evet' diyebilir mi? Ay başında maaşını alıp eve gidene kadar bitiren, kirayı ödeyemeyen bir işçi baba 'Evet' diyebilir mi bu bütçeye? Torunuyla pazara giden emekli amca, 'Onu bırak, onu bırak, onu da bırak' diye diye buraya gelse 'Evet' diyebilir mi? Ben size hala şaşırıyorum. Yani sayısız örnek verebilirim bu kadar insanı ama siz iki elinizi kaldıracaksınız: 'Evet, evet, evet' diyeceksiniz. Bu kadar saydığım, saymadığım şey var.
Bir şiir alıp okuyayım size: 'Uyuşamayız, yollarımız ayrı; Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi; Senin yiyeceğin kalaylı kapta; Benimki aslan ağzında' Zaman yetmeyecek. Devamını da bir zahmet siz okursunuz. Buradan da neden 'Evet' dediğinizi anlayacaksınız zaten. Ben şunu söyleyeyim: Biz, ciğerci kedisinin bütçesine, üstelik sokak kedilerinin de yemeğine göz diken açgözlü ciğerci kedilerinin bütçesine 'Hayır' diyeceğiz. Ve sakın unutmayın arkadaşlar, buraya tarihe de bir not düşeyim: Halkın ekmeğiyle oynayanlar sarayda bile huzur bulamazlar. Sarayın ışıkları mutlaka sönecek. İşte o zaman bu halkın yüzü gülecek."
Kaynak: T24
GÜNDEM 15 Aralık 2025 Pazartesi, 22:52
Yorumlar
Öne Çıkanlar
Diğer Haberler
Eşi evi terk edince kendine zarar vermek istedi
Bursa'da gece saatlerinde eğlence mekanı önünde silahlar konuştu!
Rusya'dan Google için yasak sinyali
Gain Medya'ya 'Nitelikli dolandırıcılık' operasyonu! Gözaltılar var
Bursa'da gizemli ölüm: Baba ve kızı evde ölü bulundu