Aktaş'ın teslimiyeti, Bozbey'in iradesi!

Bursa'da dün faciaya ramak kaldı.

Yıldırım'daki geri dönüşüm tesisinde başlayan yangın, kısa sürede başka fabrikalara da sıçradı.

Vakıf mahallesi araç trafiğine kapatıldı.

Çevredeki evler boşaltıldı.

Alevler, ekiplerin hummalı çalışmasının ardından güçlükle kontrol altına alındı.

Olay yerinde incelemelerde bulunan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in sözleri çarpıcıydı:

"Milli bir servetimiz burada yok oldu. Kent yöneticileri olarak artık bu tür kaçak yapılan alanlara asla müsaade etmemeliyiz. Yerleşim alanlarında bu tür yerlere asla izin vermemeliyiz. Bunları halkımızla konuşarak ve ikna ederek başarmalıyız. Vakıf Mahallesi'nde yaşanan bu olayın son olmasını umut ediyorum. Kent yöneticileri olarak bu tür olayların yaşanmasına müsaade etmemeliyiz. Bu sorumluluğu üzerimizde hissediyoruz."

Başkan Bozbey'in, şöyle devam etti açıklamaları:

"İşletme sahiplerine de büyük geçmiş olsun. Ama bir işi yapacaksak doğru yerde yapmak zorundayız. Yangın, Bursa'nın yeni bir plana ihtiyacı olduğunu gösterdi. Yangınları önlemek için yeni bir plana ihtiyacımız var. Bu tür depoların yaşam alanlarından tahliyesine ihtiyaç var. Önümüzdeki süreçte planlama yapıp belediye başkanlarıyla da görüşerek bir sonuca ulaşmayı hedefliyoruz."

Senelerdir dile getiriyoruz bu sütunlarda Bursa'nın nasıl felaketin eşiğine sürüklendiğini...

Defalarca ele aldık; şeftali bahçelerinin, tarlaların üzerine kurulan, şehir içinde sıkışıp kalan düzensiz sanayi tesislerinin bir deprem olmasa dahi kent adına yarattığı tehlikeyi...

Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı'nın (BEBKA), 2019 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda 'Kent içinde kalan sanayi alanları dönüştürülürken yeni ve yenilikçi üretim işlevlerinin korunarak geliştirilmesi için model oluşturulacaktır' tedbiri doğrultusunda hazırladığı 'Kent İçi Sanayi Alanları Dönüşümü Model Çalışması'ndan çıkan sonuç hayli çarpıcıydı.

BEBKA'nın raporunda Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) dışında Bursa'da faaliyet gösteren 8 bin düzensiz sanayi kuruluşunun tespit edildiği bilgisi yer almıştı.

Bu çalışmayı ilk duyurduğumuzda tarih 29.07.2022'ydi.

Maalesef sorumluluk üstlenmek istemediği için şehri plansızlığa mahkûm eden, mevcuda teslimiyeti seçen, popülizmi önceleyen tutarsız ve vizyonsuz yerel siyasi irade harekete geçmedi.

Bursa, süresi dolmuş 2020 Çevre Düzeni Planı'yla sözde yönetildi.

Çünkü Alinur Aktaş'ın öncelikleriyle şehrin gerçekleri örtüşmedi.

Halbuki kendisi de 800, pardon 8 dönümlük bir tarım alanında sanayiciydi.

İmar affından yararlanması, faaliyet gösterdiği yerin tarla olduğu gerçeğini değiştirmemişti.

Ancak böylesi kendisine daha uygun gelmiş olacak ki kaçak fabrikaların, depoların ovayı işgalini seyretmeye devam etti.

Düzensiz üretim tesislerinin sayısı 8 bini de geçti!

Hormonlu inşaatlarla sayısız kent suçu da işlendi.

Pencereler sardı her yeri!

Bu tablo ile bağlantılı olarak trafikteki düğüm her geçen gün biraz daha sıkıştı.

Hava kirliliği arttı.

Su kaynakları azaldı.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından Bursa için oluşturulan deprem senaryosunda dahi en az 323.977 binanın hasar alacağı öngörülmüşken, olası felakette düzensiz sanayi kuruluşlarının şehri âdeta cehenneme çevireceği gerçeği ne yazık ki umursanmadı.

Oysaki dünkü yangın Bursa'nın cehenneme dönmesi için bir depremin gerekmediğini de kanıtladı.

Buna karşın senelerdir günü kurtarmaya yönelik söylemlerle, Büyükşehir'in 7. katında hazırlanan, parsel bazlı, imtiyazlı ve bol bağışlı plan değişiklikleri ile koca şehir idare edilmeye çalışıldı.

Bakın, olası felakette çok sayıda insanın yaşamını yitirmesinin yanında bir millî güvenlik riski de ortaya çıkacak.

Deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür ne demişti, hatırlatalım:

"Marmara bölgesi üretim, sanayi ve ticaretin yüzde 60'ı ve daha fazlasını kapsıyor. Bu çarklar durduğu zaman, üretemez olduğu zaman bu ekonomiyi 2 sene içinde eski kapasite kavuşturamazsınız. 10 seneye kendine getiremezsiniz. Ekonominin çarklarının durduğu Marmara bölgesinde, Türkiye ekonomik olarak diz üstü çöker. Çünkü ekonominin beyni, atardamarı Marmara bölgesi, onu durdurduğunuzda Türkiye diz üstü çöker. Ekonomik bağımsızlığını yitirir."

Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra Bursa'daki akademik odaların temsilcileri ise şu açıklamayı yapmıştı:

"Kahramanmaraş'taki depremin benzeri burada yaşanırsa Bursa diye bir şey kalmaz. Üretim durur. Bursa durursa, Türkiye durur."

Bugüne dönelim ve tekrar altını çizelim:

Düzensiz sanayinin kent dışına taşınması, boşalacak alanlarda deprem etütlerinin eksiksiz yapılmasından sonra yoğunluk artışına sebebiyet vermeyecek dayanıklı konutların inşası için derhâl kollar sıvanmalıdır.

Mevcut OSB'ler de şehir merkezi ile iç içe geçmiş durumdadır.

Artık kabuğuna sığamayan fabrikaların planlı alanlarda büyüme taleplerinin karşılanmaması ihracatı odak noktasına koyan Türkiye'nin ekonomik hedeflerini de baltalamaktadır.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in seçimden önce de seçimden de sonra da dün de 'plan' demesi...

Şehrin gerçekleriyle örtüşen bir vizyonla hareket etmesi, suçu eski dönemdeki gibi geçmişe yüklememesi, sorumluluk almaktan çekinmeyeceğini belirtmesi, tutarlı bir irade sergilemesi Bursa için şanstır.

Acilen bilim insanlarının rehberliğinde, kentin gerçek ihtiyaçlarına cevap verecek yeni Çevre Düzeni Planı, siyaset üstü bir yaklaşımla hazırlanmalıdır.

Bursa'nın kaybedecek bir dakikası dahi kalmamıştır.