Bursa'daki o isimler de ihraç edilecek mi?

Geçen hafta okuduk haberi:

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Muğla'nın Marmaris ilçesinde inşaatı devam eden Sinpaş GYO'ya ait otel projesine yönelik, imar mevzuatına aykırı ruhsatlar düzenlenmesinde ihraç istemine kararı verdi.

CHP MYK, sorumluluğu olduğu bildirilen 2019-2024 yılları arasında görev üstlenen dönemin Marmaris Belediye Başkanı Mehmet Oktay ve Belediye Başkan Yardımcıları Burak Demirtaş ve İhsan Öztürk'ü kesin ihraç talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk etti.

Yeniden aday gösterilmeyen Oktay'ın yerel seçime iki gün kala projenin genişlemesinin önünü açan imar yönetmeliklerine aykırı 33 yeni ruhsat düzenlediği iddia edildi.

CHP'nin bu hamlesi, temiz siyaset özelinde kıymetli şüphesiz ki.

Bursa'da da benzer sürecin işletilmesi için ne bekleniyor peki?

Geçen dönemde ayyuka çıkan rant iddialarıyla gündemden düşmeyen...

Deprem tehdidi kapıdayken 'tek imza' ile sayısız kent suçu işlenen...

Fahiş emsalli inşaatlarla mahvedilen...

Fazla katlar, orantısız yoğunluk artışlarıyla neredeyse tamamı katledilen...

Müteahhitlerin cenneti, Türkiye'de imar yolsuzluğunun başkenti hâline getirilen Nilüfer'de yeni Başkan Şadi Özdemir'in de defalarca ifade ettiği üzere imar kanununa aykırı yüzlerce bina dikilmedi mi?

Milyonlarca metrekare fazlalık ile milyarlarca liralık yolsuzluk gerçekleştirilmedi mi?

Çeteleşen gruplarla kirli bir düzen inşa edilmedi mi?

Yeniden aday gösterilmeyenlerin, sadece 1 Ocak - 31 Mart tarihleri arasında kestiği imar kanununa aykırı ruhsatlara bile bakmak neler olup bittiğini anlamak için yeterli değil mi?

Soruların yanıtı belli.

Yolsuzlukların tamamı belgeli.

Kamunun hakkı pervasızca gasp edildi.

Marmaris'teki bir anlamda vatana ihanet olarak nitelendirilebilecek talanın sorumluları ihraç için disipline sevk edildiyse Nilüfer'deki imar suçluları da mutlaka partiden gönderilmelidir.

Hem CHP'nin ilkelerine...

Hem de şehre ihanet ettikleri nettir.

Üstelik yerel seçimde umduğunu bulamayan akçeli işlerin temsilcileri bugünlerde algı operasyonlarıyla CHP örgütünü dizayn etmeye gayret göstermektedir.

Saldırıların hedefindeki baş isim CHP Genel Başkanı Özgür Özel'dir.

Kamunun hakkını yerelde savunmaya çalışan siyasiler de türlü tehdit ve iftiralarla yıldırılmak istenmektedir.

Yine Şadi Başkan'ın söylediği gibi CHP'nin dahili bedhahlardan arınması elzemdir.

Tam da bu noktada Şadi Başkan'ın şu sözlerini hatırlatmamız gerekmektedir:

"Nilüfer'de çok büyük bir problem mevcut. Âdeta obezleşmiş yapılaşmalar, bunların getirdiği büyük sorunlar var. Yeşil alan azaltmaları, sosyal donatı alanı azaltmaları... Yaşam standardını düşüren bir yapılaşma stoğu oluşmuş durumda. Bunları yapmaya çalışan, yapanlar da kamuya bunun bedelini de ödeyecek. Bir şekilde burayı da çözmek zorundayız çünkü bu yapılardan konut satın almış insanlarımız var. Biz o yapıyı yapanı da ona izin vereni de düşünmek zorunda değiliz... Ama oradan konut satın almış vatandaşımızın da burnunu kanatmamalıyız. Onların emekleriyle satın aldıkları yapılardaki çıkarlarını da düşünmek zorundayız."

"Bu yolda tabii ki Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi dahili ve harici bedhahlarımız her zaman var ama hiçbirisi kamu çıkarını korumak için, kamunun hakkını kamuya taşımamız için önümüzde engel olamayacaktır" da demişti Şadi Başkan.

"Ataevler bence kaybedilmiş bir bölgedir" sözleri ise ibretlikti!

Nilüfer'de yeni dönemin ruhuna zarar verecek girişimlerin önlenmesi işte bu nedenle kritik değil mi?

Sadece Ataevler değil, çok sayıda mahalle yitirildi ne yazık ki.

Bu kent suçlarının sorumluları ile ilgili CHP Genel Merkezi artık gerekli adımları atmalıdır.

Bursa'dan Ankara'ya bilgilendirmeler de doğru yapılmalıdır.