Bursa'daki o krizde yeni perde!

Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi 3. sınıf öğrencilerinin yaşadığı sınav kabusuna değinmiştik.

Öğrencilerin sınavı kopya çeken öğrenciler olduğu gerekçesiyle iptal edilmişti.

"Kopya çeken varsa tespit edilip sadece o kişilerle ilgili işlem yapılmalıdır. Tüm sınavın iptali, hiçbir suçu olmayan öğrencilerin emeğine büyük haksızlık olur" diyen öğrencilerin mücadelesi sonuç verdi.

Fakültedeki sınav iptali kararı geri çekildi.

Ancak soruşturmanın derinleştirilerek iddiaların somut şekilde delillendirilmesine karar verildiği öğrenildi.

Genel sınav iptali olmayacak, kopya çektiği iddia edilen öğrenciler ve gözetmenler mercek altına alınacak.

Soruşturma sonucunda somut deliller ile kopya tespiti yapılırsa kopya çektiği belirlenen öğrencilerin sınav iptali gündeme gelecek.

Aslında sınavların iptal edilmesine gerekçe olarak soruşturma kapsamında çok sayıda kopya grubunun tespit edilmesi gösterilmişti.

Delillerde eksiklik mi vardı?

Varsa neden hem de tümden iptal kararı alındı?

Eksiklik yoksa ekstra bir soruşturmaya neden ihtiyaç duyuldu?

Sistematik kopya çekme iddiasına ilişkin kanıtların mevcut olduğu söyleniyor, bu durumda kopya çeken öğrencilerin sınavı iptal edilecektir diyebiliriz.

Öğrenciler üniversitenin kararının ardından şu mesajı gönderdi:

"Şu an yanan kendi hakkıyla sınavı çözüp sınırda büte kalanlara oldu. Onlara çözüm üretmediler."

Kopya nedeniyle ortalama yükselince olan sınırda kalanlara oldu yani.

Nihayetinde sınavın herkes için haksız yere iptal edilmemesi en azından tamamen suçsuz öğrencilerin hepsinin mağdur olmaması adına olumlu ama yeterli mi?

Nitekim ortada ciddi bir kriz yönetimi olduğu aşikar.

Ayrıca Uludağ'da tıpta okuyan neredeyse herkesin Uludağ tıptan uzak durun dediği bir fakülte var karşımızda.

"Açıkça hatalı olan bir soruya itiraz ettiğimizde, bize hiçbir bilimsel açıklama sunmadan "Derste demiştim" denilerek geçiştiriliyoruz" diyen öğrenciler yalnızca 'kopya' meselesini gündeme getirmek değil; uzun zamandır süregelen, sistematik hâle gelmiş haksızlıkları ve mobbingleri görünür kılmak istediklerini kaydetmişti.

Tüm yaşananlar aslında senelerdir devam eden liyakatsizliğin bir yansıması olarak değerlendirilebilir mi?

Öğrencilerin mobbing iddialarının üzerine gidilecek mi?

Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi tarihinde daha önce böylesine pek rastlanmamış rezalet bir süre daha konuşulacağa benziyor.

Bu arada...

Her geçen yıl biraz daha prestij kaybına uğrayan Uludağ Üniversitesi'nde Fen-Edebiyat Fakültesi öğrencileri de dertli.

YÖK kararının ardından seçmeli olarak formasyon derslerini almaya başlayan öğrenciler 2 sene içinde 6 dersi tamamladı.

2 ders daha alıp formasyonu bitirecek öğrenciler üniversite senatosunun 2025-2026 eğitim-öğretim yılında pedagojik formasyon derslerinin açılmaması kararı alması ile büyük bir şok yaşadı.

"Yaz döneminde başka okullardan alabilirsiniz denildi ama her okul açmıyor ayrıca Uludağ'ın akademik takvimi hep geç kaldı diğer okullara göre bizim sınavlar bitmeden diğer okulların yaz okulu açıldı başvurulara yetişemedik" diyen öğrenciler hangi gerekçeyle bu durumda bırakılıyor?

Fen-Edebiyat Fakültesi'nden bir hoca öğrencilerle şu mesajı paylaşmış:

"Fakülte yönetiminin senatoda gerekli açıklamayı yapmasına rağmen yeni kurulan akademi bahane edilerek ve muhtemelen laf cambazlığıyla sizler için oldukça önemli olduğunu düşündüğüm bu konuda aleyhinize karar alınmış durumda. Ben büyük bir yanlışlık olduğunu ve düzelmesi gerektiğini düşünüyorum."

Öğrenciler durumu CİMER'e de bildirmiş ancak şu ana kadar bir sonuç elde edilememiş.

Bursa'nın duyarlı milletvekilleri öğrencilerin sorunu ile ilgilenecektir düşüncesindeyiz.