Bursa'daki tehlikenin farkında mısınız?

Türkiye, acilen ortadan kaldırılması gereken çok sayıda krizle boğuşurken onlarca yıl önce elde edilen temel kazanımların darbelendiği bir sürecin içine çekildi.

Demokrasiye fiili saldırılar gerçekleştirilmesi, ekonomi başta olmak üzere diğer tüm sorunları daha da kökleştirdi.

Ulusal gündem doğal olarak yereli de etkiledi.

Meseleye Bursa özelinden bakarsak, geçmişin birikimi olan ağır problemlerin çok uzağında seyrediyor kent gündemi.

Kaybedecek bir dakikamız dahi yok halbuki.

Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey defalarca uyarmasına rağmen bazı ilçe yöneticileri kaçak yapılaşmaya göz yummaya devam ediyor ne yazık ki.

Ovanın hoyratça işgali sürüyor.

Kent içinde her an patlamaya hazır bir bomba gibi bekleyen düzensiz üretim tesisleri faaliyetlerini artırıyor.

Sadece kaçak fabrikaların sayısı çoğalmıyor.

Örneğin bungalov kooperatifi oyununun yeni bir versiyonu olarak karşımıza çıkan 'konti garanti' karavan parkları da yaygınlaşıyor.

Üstelik Nilüfer'deki bu sözde karavan parkları hem 'büyük ova alanında' hem de 'DSİ sulama sahasında' faaliyet gösteriyor.

"Çivi çaktırılmayacak" söylemleri havada kalıyor.

Tarım alanlarındaki eriyiş seyrediliyor.

Evet...

Bazen çeşitli yıkımlar yapılıyor.

Ancak kamuoyunda tartışılmış, bir anlamda simgeleşmiş külliyen kaçak villalar gibi aleni kent suçlarına nedense dokunulmuyor.

Verilen sözler unutuluyor.

Bu tutum vatandaştaki zaten yeterince zedelenmiş adalet duygusunu daha da örseliyor.

Malum dönemden kalan inşaatların sıkıntılı dosyalarında da benzer bir durum gözleniyor.

Kimileri imzalanıyor.

Hiçbir yapı denetim hizmeti almamış devasa kaçak bloklar ise meclis gündemine getiriliyor.

Siyasiler, vatandaşların mağduriyetini gidermek için bazı sorumluluklar alabilir.

Ancak bu sorumluluğun belli sınırları asla aşmaması gerekir.

O sınırlar aşılırsa ortaya çıkacak sonuç her anlamda felaketle eş değerdir.

Yarın bir deprem olduğunda neler yaşanabileceği iyi düşünülmelidir.

Deprem demişken...

Geçmişte akademik odalar tarafından tespiti yapılmış kolonu kesik iş yerleriyle ilgili hâlâ hiçbir somut adım atılmaması da kabul edilebilir değildir.

Bu arada bazı belediyeler fay hatları üzerinde yapılaşma ısrarından da vazgeçmiş değildir.

Bursa'nın hâli 'Kırmızı Pazartesi' gibi.

Herkes biliyor, herkes konuşuyor ama kimse çıkıp sorumluluk üstlenmek istemiyor.

Tehditlere boyun eğiliyor.

Her gün yeni bir kent cinayeti işleniyor.

Bu düzene karşı çıkan onurlu siyasiler çeşitli saldırılarla siyaset sahnesinden silinmeye çalışılıyor.

Orantısız yoğunluk artışları, ruhsatsız inşaatlar, fay hatlarının üzerinde devam eden konut baskısı, kaçak sanayi tesislerinin arasında, bir kişi değil on binlerce insan bile bile ölüme sürükleniyor.

Tarım alanlarındaki talanla geleceğe de ihanet ediliyor.

Bu manzarayı sıkıntılı iddialarla sık sık gündeme gelen Bursa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yetkilileri de seyrediyor.