Özel madde konulacak! Bozbey: Hiç kimseden çekincemiz yok

Geçen hafta "Değişimin Eşiğinde" temasıyla düzenlenen 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 49. Kolokyumu Bursa özel oturumunda Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in yaptığı açıklamalar ses getirmişti.

Bilhassa sanayi arsalarındaki rantla ilgili sözleri dikkat çekiciydi.

Bozbey, "Birçok sanayici nerede OSB varsa gidiyor dolar bazında 100 birime aldığı yeri 1 sene sonra 300-400 dolar olacak diye hesaplıyor, sonra da satıyor. Bu anlayışla üretimi artıramayız, gerçek sanayiciyi de koruyamayız, sadece alsat yapan rantçıya fayda sağlamış oluruz" demişti.

Başkan'ın kolokyumda verdiği diğer mesajlarla devam edeceğiz şimdi.

Bursa verimli topraklarını malum hızla kaybediyor.

Nitekim 160.940,97 hektarlık toplam büyük ova sınırı içinde yapılaşmış alan sınırını tanımlayan makroform alanı 2014'te 14.837,82 hektar olarak tespit edilmişken bu oranın 2024'te 19.824,17 hektara yükselmesi...

Koruma statüsüne rağmen kent makroformunun ovaya doğru genişleyerek yaklaşık 7.000 futbol sahası büyüklüğünde tarım alanının, konutlara, sanayiye, lojistik merkezlere kurban edilmesi kentin içinde bulunduğu durumun vahametinin çarpıcı göstergesi değil mi?

Bakın bu görseldeki mavi noktaların bulunduğu tüm alanlar Bursa'da tekil ve dağınık olarak yer seçen sanayi alanlarına işaret ediyor, bu alanlar mekânsal büyüklük olarak toplam sanayi alanlarının %57'sine denk geliyor, hepsi plansız şekilde faaliyetlerini sürdürüyor.

Sadece şehrin değil ülkenin geleceğini tehlikeye atan mevcut durumu ortadan kaldırmak için öncelikle 'irade' gerekli.

Bu bağlamda Başkan Bozbey'in yaklaşımı kayda değerdi:

"Bazı tarım arazileri maalesef sanayi bölgelerinin altında kaldı. Bunlar dönüşebilir mi? Biraz süreç lazım... Ancak mevcutları korumanın ve doğru orantıda tampon bölgeleri oluşturmanın mutlaka yolunu bulmamız lazım. Bunu da çok net biçimde ortaya koyacak bir anlayışa sahibiz. Hiç kimseden çekincemiz yok."

Kolokyumun çağrı metninde 'değişim' salt kaçınılmaz bir süreç değil, yön verilmesi gereken bir dönüm noktası olarak tarif edilmişti.

Sanayi ve konut baskısıyla tarım alanlarını hızla yitiren Bursa'da bu baskıya 'kamusal yarar' ekseninde verilen "çekincemiz yok" mesajı çerçevesinde 'tampon bölgeler'le ovada tarım alanlarını, dağda su kaynaklarını korumayı önceleyen 'önleyici planlama' yaklaşımı temel strateji olarak uygulanabilirse şehrin çehresi değişebilir.

Başkan, hazırlığı devam eden yeni Bursa 2050 Yılı 1/100.00 Ölçekli Çevre Düzeni Planı'na tarımla ilgili özel bir maddenin konulacağını, tarım arazilerinin korunacağını da belirtti.

Bozbey dağ yöresinde, Yenişehir'de toprakların yaklaşık üçte birinin satılarak başka ellere geçtiğini kaydetti.

Ağır ekonomik koşullar altında ne yazık ki tam anlamıyla ezilen çiftçiyi ayakta tutmadan, tarımsal üretimi desteklemeden verimli arazileri korumak hiçbir zaman mümkün olmayacak.

Büyükşehir'in tarımsal üretime yönelik sunduğu tüm destekler bu nedenle kent adına hayati.

Bozbey, "Mazota varıncaya kadar destekler yapıyoruz, aile işletmelerini çoğaltmaya çalışıyoruz, tarlalarınızı boş bırakmayın diyoruz. Çiftçiyi yaşatırsak, önemli bir gelir elde etmesini de sağlarsak o zaman zaten toprağını satmayacaktır. Kırsalda yaşayan gençlerin sayısı az. Gençlerin geleceğini tarımda aramasını sağlarsak işte o zaman toprakların ekilebilirliğini artırmış, tarımsal alanları korumuş oluruz" dedi.

Zaman zaman üzerinde duruyorum.

Bursalılık bilinci yeterince gelişseydi kent rant uğruna bu kadar katledilemezdi.

Bir planı hazırlamak kadar o planı korumak da önemli hayli.

Mevcuttaki gibi yüzlerce kez delinecekse dünyanın en iyi planını da yapsanız ne anlamı var ki?

Kentlilik bilinci gelişmeden Ankara merkezli düzenlemelerin de önüne geçmek mümkün değil.

Bozbey, Bursalılık kültürünün yaygınlaşmasının önemine sürekli değinen bir yerel yönetici.

Bu doğrultuda yeni çevre düzeni planına sahip çıkılması için "Bursalılık bilincini yayacağız, gerekirse kent anayasasını herkese ulaştıracağız" açıklaması da notlarımızın arasına girdi.

Yazıyı sonlandırmadan dün hepimizi kahreden olaya da değinmek istiyorum.

Gürcistan-Azerbaycan sınırında düşen C-130 tipi kargo uçağında şehit olan 20 askerimizin acısı ülkenin yüreğini yaktı.

Uçağın düşme nedeniyle ilgili kapsamlı bir inceleme başlatıldı.

Bu inceleme kısa sürede sonuçlandırılmalı, olayın nedeni tüm yönleriyle ortaya çıkarılmalıdır.

Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.