Yaman Kaya

[email protected]

Beşik gibi sallanan Bursa'nın sarsıcı gerçekleri

28 Ekim 2025 Salı, 13:07

Balıkesir Sındırgı'da meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki sarsıntı Bursa'da da şiddetli hissedildi.

Kent bugün yine beşik gibi.

Sındırgı'daki artçı depremler Bursa'yı sallamaya devam ederken bu şehir gerçekleriyle yüzleşmeli.

Yapılan analiz çalışmaları şunu gösteriyor:

Türkiye'nin dördüncü büyük kentinde nüfusun yaklaşık yüzde 65'i plansız ve çarpık yapılaşmış alanlarda yaşamını sürdürmeye devam ediyor.

'Planlı' olarak kabul edilen bölgelerdeki yapıların önemli bir kısmının ise imar kanununa aykırı şekilde inşa edildiği belgeli.

"Rüşvet almak" iddiasıyla yöneltilen suçlama kapsamında tutuklanan Turgay Erdem döneminde ayyuka çıkan rant iddialarıyla gündemden hiç düşmeyen, deprem tehdidi kapıdayken 'tek imza' ile sayısız kent suçu işlenen Nilüfer ilçesi Türkiye'de müteahhitlerin cenneti, imar yolsuzluğunun başkenti hâline getirilmedi mi?

Yeni planlanan sözde modern yerler, Osmangazi'deki 'Çarşamba' bölgesinden beter vaziyete sürüklenmedi mi?

Donatı alanları korkunç biçimde yok edilmedi mi?

Planlı kabul ediliyor Nilüfer'de kaçak inşaatlarla sarılı yerler ancak kâğıt üzerinde olanla gerçek arasında uçurum var.

Şöyle ki Nilüfer'in yeni yönetimi, Turgay Erdem döneminin eseri usulsüz yapıların çoğunda yüzde 150'nin üzerinde fazla emsal kullanımı tespit etmişti.

Turgay Erdem döneminde Nilüfer'de ruhsatsız olarak koca siteler dahi inşa edilmişti.

Peki, bu usulsüz inşaatlardaki yapı güvenliği incelendi mi?

Osmangazi ve Yıldırım'daki binaların durumundan ise herhâlde söz etmeye gerek yok...

Uzmanlar olası depremde bazı bölgelere uzun süre ulaşılamayacağını sıklıkla dile getiriyor.

Öte yandan kaçak sanayi yapıları da riski katlıyor.

Bazen yangınlarla taşıdıkları risk potansiyelini gözler önüne seren, bazıları son derece tehlikeli kimyasallarla çalışan ruhsatsız iş yerleri yıkıcı bir depremde ortaya nasıl bir manzara çıkaracak tahmin etmek zor değil.

AFAD tarafından Bursa için oluşturulan deprem senaryosunda en az 323.977 binanın hasar alacağı, sanayide ciddi yıkım olacağı, on binlerce insanın tehlikeli maddelerden etkileneceği öngörülmüştü.

Büyükşehir Belediyesi'nin JICA ile sürdürdüğü 'Deprem Risk Azaltma ve Önleme Planlama Projesi' kapsamında yapılan öncül risk değerlendirmesinde Bursa'da OSB'lerdeki binaların yüzde 27'sinin ortadan daha fazla hasar almasının beklendiği tespit edilmişti.

Risk analizleri kaçak sanayi tesisleri hesaba katılmadan gerçekleştirildi.

Yazıyı fazla uzatma niyetinde değilim ancak kısaca şunları da eklemeliyim ki yaşananlardan ne kadar ders aldığımızı göstereyim:

Doğanbey faciasının mimarı bakanlığa bağlı TOKİ, bugün Kestel'de fay hattını yapılaşmaya açmaya çalışıyor...

Aynı TOKİ'nin Mustafakemalpaşa'da inşa ettiği blok zemin kaymasından ötürü yıkılıyor. Yapılan diğer binalara kimse girmek istemiyor.

Bakın, Bursa Uludağ Üniversitesi kampüsü içinde 59 bin metrekarelik inşaat alanında yapımı devam eden 250 yataklı Çocuk ve Doğum Hastanesi'nin şantiyesinden ulaşan görseller devam eden inşaatlardaki yapı güvenliği hususunda endişeleri artırırken her afette en güvenli olması gereken yerler riske mi atılıyor?

Bursa Valiliği öncülüğünde topyekûn bir mücadele başlatılması şart.

Bursa Valiliği, yerel yönetimler ve bu kentin vicdanı akademik odalar artık sözde değil özde bir misyonla bir araya gelmelidir.

Fahiş emsalli binalar ve devam eden kamu yatırımları öncelikli olmak üzere yapımı süren tüm inşaatlar derhâl mercek altına alınmalıdır.

Bir bilim heyeti oluşturulmalı, inşaatlar araştırılmalı, sonuçlar kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra yapılan incelemeler kapsamında tespit edilen kolonu kesik iş yerlerindeki faaliyetler sonlandırılmalıdır.

Ankara'nın desteği sağlanmalı, kentteki tüm yapı envanteri ortaya çıkarılmalıdır.

Kaçak sanayi tesisleri ve depoların işgali önlenmeli, mevcutların şehir dışına çıkarılması hususunda mutlaka ortak bir irade sergilenmelidir. Boşalacak yerler kentsel dönüşümde rezerv alan ihtiyacını karşılamada kullanılmalı, yeni rantlara kapı aralanmamalıdır.

Bu bağlamda yeni Çevre Düzeni Planı'na da asla siyaset karıştırılmamalıdır.

Yorumlar

Yazarın Diğer Yazıları

Tüm Yazılar