Yaman Kaya

[email protected]

Bursa'daki iş birlikçiler de ihraç edilecek mi?

03 Eylül 2025 Çarşamba, 13:19

Türkiye'de yargı eliyle kontrollü muhalefet inşasında dün yeni bir adım daha atıldı:

İstanbul 45. Asliye Mahkemesi, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve yönetimini kongreden iki yıl sonra yeni kongre takvimi başlamışken, delege seçimleri sürerken görevden aldı!

İl Başkanlığı'na kayyum olarak iş birlikçi Gürsel Tekin atandı.

Rejimin antidemokratik uygulamalarına yüksek sesle tepki gösteren kurumlardan Bursa Barosu'nun açıklamasında da kaydedildiği üzere siyasi partilerin seçimle işbaşına gelmiş karar ve yürütme organlarının asliye hukuk mahkemelerince verilen kararlarla görevlerinden uzaklaştırılması...

Yerlerine kayyum atanması anayasa ve hukuka aykırı!

Yok hükmünde kararlar ile siyaseti dizayn etmeye çalışanlar şüphesiz ana muhalefetin içindeki 'ihanet' cephesinde de güç alıyorlar.

İktidarla rant ittifakı kuran özde değil sözde sosyal demokratlar şahsî ikballeri uğruna CHP'yi son seçimde birinci yapan değişimci kadroları yok etmek istiyorlar.

Özgür Özel'in Genel Başkan olduğu kurultaydan sonra bir gün dahi durmadılar.

Meseleye Bursa özelinden bakarsak önce '1 Nisan'da görüşürüz diyenler, 31 Mart 2024'te sandıktan tarihî zafer çıkınca bazı belediye başkanlarını, değişimci siyasileri sabıka dosyası kabarık kiralık algı aparatlarıyla sürekli itibarsızlaştırmaya çalıştılar.

Bilhassa; Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, CHP milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Kayıhan Pala, Nilüfer'i özgürleştiren CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin çoğu zaman açıkça bazen de perde arkasından yapılan saldırıların hedefi hâline geldi.

Kayyum Gürsel Tekin CHP'den ihraç edildi.

CHP'nin bu saldırılardan kurtulabilmesi için aralarında eski il başkanları, eski ve yeni ilçe başkanları, eski belediye başkanları ve milletvekili de bulunan Bursa'dakiler başta olmak üzere diğer tüm iş birlikçilerin de derhâl partiden ihraç edilmesi gerekmez mi?

Bursa'nın Kılıçdaroğlu'nun devrildiği kurultaydan sonra yapılan saldırıların merkez üslerinden biri hâline geldiği göz ardı edilmemeli.

19 Mart sürecinden sonra cesaretli liderliği ile ortaya çıkan sinerjiyi doğru yöneterek toplumsal muhalefeti perçinleyen, tavizsiz tavrı ile korku duvarlarını yerle bir eden Özgür Özel'in belki de en büyük hatasıydı 'ihanet' içinde olduğu belli olan kişilerle ilgili disiplin sürecini geciktirmesi.

Milletvekili, belediye başkanı demeden iktidara hizmet ettiği aşikâr isimler partiden derhâl gönderilmeliydi.

Özel tarafından 'ihanet' gerekçesiyle son olağanüstü kurultayda üzeri çizilen 3 isim arasında özde rantçı sözde sosyal demokrat tüccar Bursa milletvekili de vardı.

O isim, Özgür Çelik'in görevden alınmasından sonra paylaşım yapmayan tek CHP Bursa milletvekili ünvanını da kazandı!

Popülist söylemlerle köylünün, emekçinin, gençlerin sırtından prim devşirip kürsüden iner inmez şahsî ikbali uğruna iktidarla iş tutan tüccar milletvekilinin üzeri çizildi ancak partiden atılmadı.

Böyle olunca boş durmadı, 'mutlak butlan'dan medet uman organizasyonların da liderliğine başladı.

Son seçimden sonra ezilen milyonların umudu olan bir partide Ekrem İmamoğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olması için imza vermeyenlerin...

İktidarın kayyum hamlesine karşı yapılan olağanüstü kurultaydan önce Bursa'da düzenlenen toplantıda Özgür Özel'e imza vermeyenlerin...

Nereye hizmet ettiği belli değil mi?

Mesele Özel, İmamoğlu, CHP değil, Türkiye.

Peki, kongre sürecindeki CHP'de delege seçilen partililer bu tarihî sorumlulukla hareket edecek mi?

İstanbul İl Başkanlığı'na kayyum atanmasının ardından Özgür Özel, 81 İl Başkanı'nı İstanbul'a çağırdı.

Yoldayken konuştuğumuz CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, "Rejimin siyasallaştırdığı yargı eliyle yaptığı operasyonlara asla boyun eğmeyeceğiz. Bu karar, 15 Eylül'deki kurultay davasının bir provası olabilir. Kongre takvimini belirlemiş, seçim kurullarına vermişken böyle bir hamle yapmaları düşündürücü. CHP'de başkanları örgüt belirler. CHP, yargı eliyle dizayna geçit vermeyecektir" dedi.

Türkiye'de serbest seçim ortamı ortadan kaldırılmak isteniyor.

CHP'den etkin muhalefeti bırakarak kabuğuna çekilmesi, ezilen milyonların değil belli bir zümrenin partisi olması isteniyor.

Zaten İmamoğlu'nun "Beni beton duvarlar arasına gömmek istiyor" dediği Kılıçdaroğlu da mitingleri doğru bulmuyor.

İktidara hizmet eden sözleriyle sadece CHP'lileri değil mevcut düzenden rahatsız her kesimi 'ihanete uğrama' duygusuna yöneltmekten de çekinmeyerek hazırda bekliyor.

"Örgütün tepkisi ne olacak? 2-3 gün tepki gösterir. Neymiş, beni genel merkeze sokmayacaklarmış. Evet sokmasınlar. Genel başkan neredeyse genel merkez orasıdır" diyen Kılıçdaroğlu gibi Gürsel Tekin de bugün "Başkanlık illa binada yapılmaz" diyerek göreve başladığını söylüyor.

Kılıçdaroğlu'nun etrafında kümelenen yapının Bursa ayağının dünden itibaren yeniden onu görevden alacağız, yerine şunu atayacağız hesapları yapmaya başladığı konuşuluyor.

CHP'nin bölünmeden kurtulabilmesi, birinci parti pozisyonunu koruyabilmesi için önce iktidarın güdümündeki bir CHP'yi arzulayan içindeki iş birlikçilerinden arınması gerekiyor.

Yorumlar

Yazarın Diğer Yazıları

Tüm Yazılar