Onuralp Özalp

[email protected]

Depremin yıkamadığını bürokrasi yıkacak...

27 Mart 2024 Çarşamba, 08:55

Sevdalınız komünisttir,

10 yıldan beri hapistir,

Yatar Bursa kalesinde...

Nazım Hikmet Ran, bu dizeleri Bursa Cezaevi'nde yazdı.

Nazım Hikmet gibi, nice edebiyatçılar, ressamlar, bestekarlar yattı Bursa Cezaevi'nde, nice eserler çıktı...

Her bir duvarında hikaye vardı, hafıza vardı.

Ve her Bursalının içinde ukde kaldı, Bursa Cezaevi'nin müzeye dönüştürülmemesi...

Kentin hafızası silindi...

Büyüklerim anlatmış olmasaydı, ben de bilmezdim Uluyol'daki adliye binasının bir zamanlar Bursa Cezaevi olduğunu...

Sadece orası değil, Bursa'da Cumhuriyet mimarileri, teker teker yıkıldı, gerekçe ise depreme dayanıksız olmasıydı.

Yıkılan yapılarla beraber hikayeler de yok edildi.

Mesela, Bursaspor'un tarihinde ilk defa şampiyonluk sevinci yaşadığı stadın yerinde şu anda Millet Bahçesi var...

Atatürk Kapalı Spor Salonu ise yıkıldı, yerine yenisinin yapılacağı söyleniyor. Ama hep bir şüphe var... Mimarlar Odası Bursa Şubesi'nin yarışmasıyla yeni proje hazırlandı. Tartışmalar devam ediyor.

Nasıl etmesin ki, Hanlar Bölgesi'nin projesi de yarışmayla belirlenmişti, sonra bir AVM kapısı doğurdu o bölge...

Velhasıl diyeceğim o ki, şehirlerin hikayeleri ve hafızası yok edilmek isteniyor...

***

6 Şubat 2023'te tüm Türkiye kara bir sabaha uyandı.

Kahramanmaraş merkezli 7.8 ve 7.5 şiddetinde iki büyük deprem meydana geldi.

11 il etkilendi.

Kahramanmaraş'ın merkezi adeta enkaz yığınına döndü...

Ama tek bir yapı ayakta kaldı. O yapıda çatlak bile yoktu...

Mimarlar Odası Kahramanmaraş Şubesi...

Etrafındaki tüm binalar yıkılırken, o bina ayakta duruyordu.

Hatta öyle ki, bir tek çatlak bile almadı...

Ancak, şimdi yıkım tehdidiyle karşı karşıya.

Çünkü, bulunduğu bölge 'rezerv yapı alanı' olarak ilan edildi.

Bölgede bütüncül bir planlama yapılarak yapılaşmaya açılacak.

Lakin bu bina Kahramanmaraş'ta dürüstlüğün, tekniğin, bilimin, liyakatin sembolü olmalıydı.

Binaların depreme direnebileceğinin göstergesi olmalıydı.

Doğru yapıldığı takdirde depremlerin afetlere dönüşmeyeceğinin en açık gerçeği olmalıydı.

Lakin, bu bina bürokrasiye kurban ediliyor.

Kentin hafızasının yok olmasına neden oluyor.

Bir nevi, depremde ayakta kaldığı için cezalandırılıyor.

Siyasi akıl bu binayı yıkarak acaba şunu mu demek istiyor:

"Biz siyasi irade olarak depremde sınıfta kaldık, ama siz bilimsel irade olarak, ayakta kaldınız. Yine de bizim sınıfta kaldığımız yerde siz ayakta kalamazsınız. Bu nedenle sizi de sınıfta bırakıyoruz!"

***

Son Not:

Yazık!..

Yorumlar

Yazarın Diğer Yazıları

Tüm Yazılar