"Alo, ben Cumhurbaşkanı!"

Türkiye'deki 403 organize sanayi bölgesi içinde TSE standartları çerçevesinde yapılan incelemelerde 'En Çevreci ve Yeşil OSB' belgesi almayı başaran 9 OSB'den biri de, Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi (NOSAB)...

Geçtiğimiz günlerde 'Hayalden Gerçeğe NOSAB' adlı belgeseli yayımlandı...

Kuruluş hikayesinin anlatıldığı aynı ismi taşıyan kitabı da var...

NOSAB'ın oluşumundan bugünlere gelişine kadar büyük emekleri olan isimlerden Sanayici Yalçın Aras'ın kaleme aldığı kitapta çok ilginç anekdotlar var...

Hele bir tanesi var ki, ülkemizdeki sanayici-siyasetçi ilişkisine süper örnek...

Özet geçeyim...

NOSAB'ın elektrik konusundaki bürokratik sorunu, bir türlü çözülemiyor...

Bu sadece onların değil tüm OSB'lerin ortak sorunu...

Konuyu yakından takip eden dönemin Bursa Milletvekili Altan Karapaşoğlu, Meclis'e kanun teklifi veriyor.

Teklif Meclis'ten de geçiyor ama Cumhurbaşkanı A, Necdet Sezer'e takılıyor...

İmzalamıyor bir türlü...

Bir akşam, cesaretini toplayıp Çankaya'yı arıyor Yalçın Bey, telefona çıkan kişiye kendisini tanıtıp, durumu anlatıyor.

Bu konuşmanın üzerinden bir iki hafta geçiyor...

Bodrum'da tam tatildeyken telefonu çalıyor, arayan, Çankaya'dan Cumhurbaşkanı Sezer'in ta kendisi!

Konuşmanın sonunda, "Bu kanunla ilgili bazı tereddütlerim vardı, sizinle konuşmam iyi oldu" diyen Sezer, o hafta içinde kanunu imzalıyor.

Yalçın Bey, kanunun çıkmasına vesile olmasına oluyor ama tatil dönüşü arkadaşlarına bunun havasını atamıyor!

Çünkü, Bodrum tatili sırasında Cumhurbaşkanı ile telefonda konuştuğuna sanayici arkadaşlarını bir türlü inandıramıyor...

Arkadaşlarını bırakın, tatil yaptığı ailesi bile inanmıyor, "Yine güneşte fazla kaldın, hayaller görmeye başladın, iç bir tuzlu ayran da kendine gel" diye takılıyorlar...

O günden sonra bağlamaya ve sulu boya resme vuruyor kendisini Yalçın Bey!

SİGARAYI BIRAKTIRAN KADAVRA!

Bir güzel anekdot da, Dr. Ahmet Özkul'un hayat hikayesinin anlatıldığı, "Sağlığa ve Topluma Adanmış Bir Ömür" adlı kitabından...

Meslek büyüğüm Dr. Murat Kuter tarafından yazılan kitapta, Dr. Özkul'un, mesleki, sosyal ve özel hayatı anılarla, belgelerle tarihe not düşülmüş, genç nesillere hem ders hem kaynak niteliğinde...

İşte bir örnek...

Tıp Fakültesi'nde öğrencilik döneminde, çok sigara içiyormuş Ahmet Hocam...

Bir gün kadavra inceleme dersi sırasında, açılan kadavradan öyle kötü bir koku yayılmış ki, kokunun ciğerleri kaplayan kapkara sigara ziftinden geldiğini görünce ürkmüşler...

O an cebinden sigara paketini çıkarıp atmış çöpe ve bir daha da hiç içmemiş, içenlere de hep bu anısını anlatmış Dr. Özkul...

Ah Hocam ah!

Şimdi o kadavraların resmini basıyorlar da sigara paketlerinin üzerine, gençler yine de ürkmüyor, tiksinmiyorlar!