Bursa'nın taşı toprağı altın (mı?)

Bir avcı hikâyelerine bayılırım bir de definecilerin...

Geçmiş zaman...

Bir gün gazetede oturmuş ne yazacağımı kara kara düşünürken, telefonum çaldı...

Adını vermek istemeyen bir okurum, kızgın bir ses tonuyla hemen girdi konuya:

"Gazeteciyim diye geçiniyorsunuz ama ayakta uyuyorsunuz! Bursa'nın altınlarını götürüyorlar haberiniz yok!"

Büyük bir ciddiyetle konuşmasını sürdürdü:

"Tophane'nin altından tam iki ton külçe altın çıkardılar, iki TIR'a yükleyip götürdüler! Yazın bunları, sahip çıkın altınlara kardeşim... "

Şu hayal gücüne bakar mısınız?

Sikke değil hem de külçe ve iki ton altını, Bursa'nın en merkezi yerinden çıkarıyorlar, yolun kenarına yanaşan iki TIR'a kimselere çaktırmadan yükleyip götürüyorlar!

Tophane değil mübarek altın madeni ocağı!

Bursa'nın taşı toprağı altın olsa iki ton çıkmaz ama gel de anlat...

Defineci okura, konuyla ilgileneceğimi söyleyip telefonu kapattım mecburen...

Maalesef bu define meraklıları yüzünden belediye başkanları da zan altında kalıyorlar! (Eski Başkan Recep Altepe az çekmedi!)

Bir tarihi yapıyı restore ettirmeye kalkmasın başkanlar, anında "altında Yunanlılardan kalma define var, restore ayağına onu indiregandi yapacaklar" dedikodusu yayılıyor inşaatın çevresinde...

Restorasyon bitene kadar oturup bir köşede çalışmaları dedektif gibi uzaktan izleyenler bile varmış...

Bir ilçe eski belediye başkanından dinlemiştim...

Tarihi bir binanın restorasyonu, çalışmaları izlemeye gelen definecilerin yoğunluğu yüzünden ağır işleyince, ilginç bir formül bulmuşlar...

Çarşıdan satın aldıkları eskitme bir toprak küpü, geceden temele gömüp, ertesi gün defineciler izlerken de kepçeyle çaktırmadan ortaya çıkarıp oracıkta kırmışlar...

Küpten altın sikke yerine kol saati çıktığını gören defineciler, "Vay be, yine göremedik altın sikkeleri, kim bilir kim boşalttı küpü " diye söylenerek büyük bir hayal kırıklığı içinde dağılmışlar...

BU PROJE PAŞA ÇİFTLİĞİ'NE YAKIŞACAK!

Paşa Çiftliği'nin varislerinden rahmetli Ali Muhittin Dinçsoy'un sağlığında bağışladığı, çiftlikteki 9 dönümlük yere, LÖSEV tarafından harika bir proje yapılıyor:

Bursa Lösemili Çocuklar Bilim ve Doğa Köy Enstitüsü...

Tamamen lösemili çocuklara yönelik bir sosyal proje olmasına ve hiçbir ticari amacı bulunmamasına rağmen ruhsat konusunda epey engel yaşamıştı geçmişte...

Önceki gün Almira Otel'teki basın toplantısında işte bu projenin hangi aşamaya geldiğini görüntülü olarak anlattı LÖSEV'in Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Üstün Ezer...

En geç Eylül ayı içinde hizmete gireceğinin müjdesini verdi, Türkiye'de bir ilk olacak bu güzel projenin...

LÖSEV'e maddi manevi destek verenlerin, çocuklarıyla lösemiye karşı mücadele veren ailelerin katıldığı ve bu savaştan galip çıkan çocukların sahneye çıkıp müzik yeteneklerini sunduğu o toplantıya keşke projeye geçmişte sırf siyasi kaygılarla bürokratik engel çıkaranlar da katılsaydılar...

Çocukların o maskelerinden taşan yüzlerindeki mutluluğu, coşkuyu, gözlerindeki umudu görünce belki utançlarından bir maske de onlar takardı!