Süt içtim kelim yandı!

Ünlü bir kahve markasının yaptırdığı anket gözüme çarptı...

Altı binin üzerinde vatandaşa "kahvenizi nasıl içersiniz?" diye sormuşlar. Yüzde 43'ü "Sütlü içerim" demiş...

Bana sorsaydılar, "fincanda ve bol köpüklü!" derdim...

Filtre kahveyi bile sütlü tercih edenlerin oranı yüzde 57 çıkmış...

En çok tercih edilen inek sütüymüş...

Şıklar arasında, helal süt de var mıydı acaba?

Ayıptır söylemesi...

Yedi kardeş arasında anne sütü yerine sokak sütçüsünü tercih tek hain evlat olarak tarihe geçmiş bir yazardır bu kardeşiniz...

Bu içmemiş halim, düşünün bir de ya içseydim!

Hazır konumuz sütten açılmışken unutamadığım güzel bir anekdotla bağlayalım yazıyı...

90'lı yıllar...

Çalıştığım gazetenin yönetimi, medya bünyesindeki radyoya da program yapmamı istedi...

Konuklu, şarkılı türkülü bir format hazırladık...

İlk konuğum da, Sokak Sütçüleri Dayanışma Derneği Başkanı!

Şansıma, başkanı da konuşken biri çıktı, programda veriyor veriştiriyor kola firmalarına... Ailelere "lütfen, anneler babalar, kola değil süt içirin çocuklarınıza" diye sesleniyor, durmadan...

İyi gidiyordu program ta ki program arasında çıkan kola reklamını duyana kadar!

"Yahu ben burada asitli içeceklerin zararlarını anlatıyor, vatandaşı süt içmeye davet ediyorum, siz kola reklamı yayınlıyorsunuz!" diyerek programı yarıda bırakıp gitmişti.

Öyle kızmıştı ki, yanında hediye getirdiği taze sağılmış iki kiloluk kola şişesindeki sütü de geri götürmüştü.

O benim ilk ve son radyo programım olmuştu. Çünkü programı dinleyen kola firması da sponsorluğunu iptal ederek reklam vermekten vazgeçmişti...

O gün bugündür, süt içerken dilim yanar ve kendisini sütten çıkmış ak kaşık gibi görenlerden, sütü bozuklardan ve kuş sütü eksik olan sofralardan uzak durmaya çalışırım!

MERCİMEKLİ İÇLİ KÖFTE!

Geçtiğimiz günlerde köşemde, yöresel lezzet günleri-şenliği gibi isimler altında düzenlenen etkinliklere dair artan şikâyetlerden söz etmiştim...

Lezzet kültürünün tanıtılmasıyla alakası olmayan tamamen ticari amaçlı bu tür etkinliklerle ilgili şikayetlerin başında, satılan ürünlerin yöresellikten ve hijyenden uzak olmaları geliyordu...

Bir de çevresindeki aynı işi yapan kayıtlı esnafla arasında haksız rekabet oluşturuyordu...

Birkaç gün önce, mutfağının zenginliği ve lezzeti Unesco tarafından tescillİ bir ilimizin adıyla yapılan etkinliği gezen bir okur aradı yine...

"İçli köfteyi bile yeşil mercimekten yapmışlar, inanın utandım o yörenin insanı olduğumu söylemekten" dedi ve sordu:

"Bu tür etkinliklere çekidüzen verilmesi ve denetlenmesi için illa birilerinin yediklerinden zehirlenmesi mi gerekiyor?"

Hemşeri dernekleri, bölgelerinin lezzet kültürlerini böyle tanıtacaklarsa hiç tanıtmasınlar daha iyi!

Fayda yerine maddi manevi zarar veriyorlar!