Yazar-Çizer ve Benzerleri Odasını kuruyorum!

Yıllardır kongrelerini izlediğim...

Esnaf ve meslek odalarında, derneklerde, birliklerde, kulüplerde, kooperatiflerde, federasyon konfederasyon ve diğer STK'larda hatta siyasette efsaneleşen başkanların hizmet aşklarına imreniyorum bazen...

Şeytan diyor, kur bir dernek veya oda, sen de katıl o efsanelerin arasına!

Meleğim ise, "Uyma sen şeytana! Başkanlık senin neyine, yaz yazını git evine! Harcarlar seni ilk kongrede!" diyerek dizginliyor hayallerimi...

Ben de kursam bir Yazar-Çizer ve Benzerleri Odası fena mı olur?

Ya da KEL-DER de olabilir!

Baştan söyleyeyim, benim öyle çok uzun yıllar koltukta kalma niyetim asla yok!

Üyelerimin torununun torununa yapacağı düğün cemiyetine katılacak kadar başkanlık koltuğunda oturayım yeter bana!

Gecemi gündüzüme katarak, gerekirse sağlığımdan, özel hayatımdan fedakârlık yaparak, hiçbir maddi karşılık beklemeden sırf Allah rızası, vatan millet sevdası için hizmet etmek istiyorum...

Ben de, üyelerimin düğününde oynayıp, cenazesinde ağlasam...

Üyelik aidatlarını düzenli ödeyen, genel kurullarda beni üzmeyenleri, kışın kaplıcalara, yazın güney sahillerine seminerlere göndersem...

Arada mesleki deneyimlerini arttırıcı yurtdışına genel kültür gezileri düzenlesem...

Oturduğum koltuğun hakkını verip, üyelerimin haklarını, mesleğimizin onurunu, bürokraside, siyasette her yerde aslanlar gibi savunsam...

Basın toplantıları düzenleyip, esip gürleyerek üyelerimin gazını alsam...

Makam aracımın bagajını kestane şekeri, havlu ve bornoz takımlarıyla doldurup, Ankara'daki büyüklerimizi ziyaret ederek sorunlarımızı dile getirsem. Bu ziyarette bol bol fotoğraf çektirip, yazılı, görsel ve sosyal medyada paylaşsam...

Milli ve dini bayramlarda, resmi ve özel törenlerde, kültürel, sanatsal etkinliklerde özel diktirdiğim takım elbisemi giyip protokoldeki yerimi alsam... İsmimi anonsladıklarında alkışlansam...

Bayram, kandil ve diğer özel günlerde üyelerime ve hemşerilerime kutlama SMS'leri atıp medyalarda güzel mesajlar paylaşsam!

Her genel kurulda, gerçekleşmeyen vaatlerimi ve projelerimi güncelleyip, "Ben olmazsam, burası batar!" desem ve oy vermeye gelen değerli üyelerime promosyonlar vererek, yeni dönem için güven tazelesem!

Bazı genel kurulları, üyelerim gelme zahmeti yaşamasın diye sessiz sedasız gerçekleştirsem...

Koltuğumda gözü olan, hizmetlerimi beğenmeyen, karşıma rakip çıkmaya heveslenenleri, üyelikten atacak haklı gerekçeler üretsem...

Yerel ve genel seçimlerde seçilme garantili adaylık teklifi alma ihtimaline karşı her siyasi partiye şirin görünsem, iktidar ve muhalefetin nabzına göre şerbet ikram etsem...

Ne dersiniz bu dediklerimi yapıp, ben de ömürlük efsane başkan olarak tarihe geçemem mi?

Niye, benim başım kel mi?