Yaman Kaya

[email protected]

Bozbey açıkladı: Bursa'daki o fabrikalar kapatılmalı!

22 Mayıs 2025 Perşembe, 12:14

Dün Balibey Han'da hizmete giren Bursa Bıçak Müzesi'nin açılış töreni ve Uluslararası Bursa Bıçak Festivali'nin tanıtımı için düzenlenen toplantıyla başladık güne.

Büyükşehir Belediyesi'nin Bursa'nın yok edilen değerlerini hayata döndürmek için attığı adımları şehir adına önemsiyoruz.

Yüzlerce yıllık geçmişe sahip bıçak kültürüne sahip çıkılması kent kimliğinin pekişmesinin yanı sıra Bursa'nın turizm potansiyeline de büyük katkı sağlayacaktır kuşkusuz.

Geçmişin ihmallerini onarmak zaman alacaktır ancak bu kararlı adımlar istikrarlı şekilde devam ederse Bursa, yeni anlayışın meyvelerini kısa sürede toplayacaktır.

Dünkü açılışa CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek de katıldı.

CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, CHP Parti Meclisi Üyesi Baran Bozoğlu, CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, Bursa'nın kamucu Milletvekili Kayıhan Pala ile Milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu ve Hasan Öztürk, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir de oradaydı.

Balibey Han'da Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanı Güney Özkılınç ile sohbet ederken bir baca dikkatimi çekti.

Aslında kendisi başlı başına büyük bir değer olan, Bursa'daki hanlar içinde üç katlı olarak inşa edilmiş tek han olan Balibey Han'da hizmet vermesine izin verilen köftecinin neden olduğu çirkinlik geçen dönemdeki kent yöneticilerinin vizyon eksikliğinin de bir göstergesi gibi duruyor orada öylece.

Bu şehrin kadim silüetine devasa TOKİ hançeri dahi saplayan bir zihniyetin tarihî handa baca çıkmasına izin vermesi bir ölçüde anlaşılabilir tabii ki!

Büyükşehir'in yeni yönetimi geçmişin bu hatalı uygulamalarını da gidermeli.

Balibey Han'daki açılışın ardından Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin Marmara Denizi'nin karşı karşıya kaldığı çevresel tehditlere dikkat çekmek ve müsilaj sorununa yönelik çözüm yollarını değerlendirmek amacıyla Merinos'ta düzenlediği 'Marmara Denizi'nde Müsilaj ile Mücadele' toplantısına geçtik.

Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in paylaştığı bilgiler çarpıcıydı.

Günden güne ölen Marmara Denizi'ni 27 canlı türü terk etmiş.

Kirliliğin yüzde 60'ı evsel, yüzde 40'ı ise sanayiden kaynaklı.

2021'deki müsilaj felaketinin ardından Marmara malum bugünlerde yeniden alarm veriyor.

Aslında sorunun neden kaynaklandığını artık herkes biliyor dolayısıyla çözüm için harekete geçmek gerekiyor.

Peki, ne yapılmalı derseniz...

İleri biyolojik arıtma tesislerinin kurulması şart.

Mevcut şartlarda hayli zor olsa da belediyeler bu tesisleri kurmayı kabul ediyor ancak yer seçimi konusunda destek ve dövizle değil TL üzerinden faizsiz borçlanma talep ediliyor.

Bu talepler şu ana kadar yerine getirilmedi.

Yani Marmara'yı kimin ölüme sürüklediği belli.

Bozbey, mevcut arıtma tesislerinde kapasite artışları yaparken ileri biyolojik arıtma tesisleriyle ilgili projeler geliştirdiklerini de kaydetti.

Projeler hayata geçerse birilerinin projelerindeki gibi Nilüfer Çayı'nın üzeri kapatılarak bütün pislik doğrudan Marmara'ya gönderilmeyecek; evsel atıkların yüzde 100'ü ileri biyolojik arıtma tesislerinden geçirilerek Nilüfer Çayı'na verilecek.

Yeri gelmişken Nilüfer Çayı'nın üzerini kapatıp sadece çevredeki kokuyu önleyerek Marmara'yı tamamen öldürme düşüncesinin bir felaket olduğunu da belirtmemiz gereklidir.

Bozbey, "Önümüzdeki süreçte kapasite artışlarının haricinde 7 tane ileri biyolojik arıtma tesisi de yapmak zorundayız" dedi ve ekledi:

"Yapılan denetimlerde 155 adet kaçak deşarja rastladık. Bunları betonladık. Derelerimizin kirli aktığını biliyoruz. Ayvalı Dere'nin hali de perişan. Buralardaki kaçak deşarjlar da takibe alındı. Betonlama işleri devam edecek."

Tedbirler önemli ancak kesin çözüm değil tabii ki.

Bozbey, yapılması gerekeni şöyle ifade etti:

"Özellikle fabrikaların kaçak deşarjla ilgili tespitlerinde işletmelerin kapatılıp men edilmesi lazım."

Bozbey'in de altını çizdiği gibi kaçak deşarj yapan fabrikalar amasız fakatsız derhâl kapatılmalıdır!

Ayrıca...

Çevre ve şehircilik özelinde senelerdir felaketi yaşayan Bursa'da; yıllardır bu sütunlarda belirttiğimiz üzere Bursa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü acilen mercek altına alınmalıdır.

Kurum geriye dönük olarak soruşturulmalıdır.

Bu şehirde sayısız kent ve çevre suçuna pervasızca nasıl imza atılabildiği açığa çıkarılmalıdır.

Göstermelik denetimlerin hesabı sorulmalıdır.

Kenti ve çevreyi mahvedenlerin yanı sıra buna göz yumanların da yaptıkları yanına kâr kalmamalıdır.

Geçmişte kurulan kirli sistemin ancak böyle tam olarak dağıtılabileceği unutulmamalıdır.

Toplantıda, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek'in de açıklamaları kayda değerdi.

İstanbul'un planlanmış yatırım tutarı yaklaşık 5 milyar dolar dedi.

Orta ve uzun vadede arıtma tesisleri için planlanan yatırımların toplamının ise 5 milyar dolar, yani yaklaşık 186 milyar lira olduğuna dikkat çekti.

Arıtma tesisi yapma sorumluluğu belediyelere verilse de yerel yönetimlerin bütçeleriyle bu tesisleri yapmak mümkün değil!

Finansmanın kamu kaynaklarından, düşük faizli kredilerle kamu bankalarından ya da uluslararası finans kuruluşlarından sağlanması gerekiyor.

Peki, CHP'li belediyelerin kredi alması mümkün mü?

Yazıyı Zeybek'in bu soruya yanıt niteliğindeki sözleriyle bitirelim:

"Uluslararası finansman kredisi kullanmak isteyen belediyeler, SGK'dan borçsuz yazısı, vergi dairesinden borçsuz yazısı, kamu kurum ve kuruluşlarından iştirakleri için de borçsuzluk yazısı almak zorunda.

Sonrasında Hazine ve Maliye Bakanlığı'na ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na başvuracaklar ve zatı şahaneler de uygun görürlerse borçlanma izni verilecekmiş. Bunun anlamı şudur... Bu iktidar, bu tek adam yönetimi, CHP'li belediyeleri cezalandırmak amacıyla imkansız koşullar dayatıyor. Mesele bu kadar derin ve acımasızdır."

Yorumlar

Yazarın Diğer Yazıları

Tüm Yazılar