Yaman Kaya

[email protected]

Bursa'da açgözlülerin iştahını kabartan mahalle: Kimin avucuna düştüler?

07 Ocak 2025 Salı, 08:35

Son günlerde rant kıskacında olan Osmangazi'nin Kükürtlü mahallesinden gelen okur mektubuna, geçen yıl bir yazımızda değinmiştik.

Bugün de sözü yine okurumuza bırakmak istedik.

Zira yaşadıkları yalnızca bireysel mağduriyet değil, kentsel dönüşüm sisteminin sorunlu yanlarının çarpıcı yansıması bir anlamda.

İsterseniz evvela kısa bir hatırlatma ile başlayalım yazıya.

Okurumuz ilk mesajında neler aktarmıştı, hatırlayalım kısaca:

"İnsanların depreme dayanıklı binalarda oturmalarının sağlanması şeklinde tanımlanan kentsel dönüşüm süreci, kötü niyetli kişiler tarafından amacından saptırılmamalıdır.

Bu durumun bir örneğini, Kükürtlü mahallesi 6. Çağdaş Sokak'ta bulunan Çiğdem Apartmanı sakinleri olarak ağır şekilde yaşamaktayız.

Mart 2024 tarihinde bir şahıs, apartmanımızdan daire satın almıştır.

Apartmanda ikamet eden kat maliklerine ve apartman yöneticisine daireyi kentsel dönüşüm vasıtasıyla rant elde etmek amacıyla aldığını, apartmanın arsası büyük olduğundan ve bu nedenle kentsel dönüşümde avantaj sağlayacağından bilhassa bu apartmandan daire satın aldığını, apartmana test yaptırarak çürük raporu aldıracağını, eşinin avukat olduğunu, kentsel dönüşüm ile ilgili sözleşmeyi eşinin hazırlayacağını, tanıdık müteahhit arkadaşları olduğunu ve 3.000.000 TL'ye satın aldığı daireyi, kentsel dönüşümden sonra 6-7 milyon TL'ye satacağını ve iyi para kazanacağını söylemiştir.

Tüm kat maliklerini tehdit etmiştir.

Şahıs tarafından yapılan tacizler nedeniyle, bina sakinleri olarak büyük bir huzursuzluk ve endişe içinde yaşamaya başladık.

Büyük çoğunluğu 70 yaş ve üzeri olan apartman sakinlerinin yaşadıkları büyük kaygı sebebiyle, sağlıkları olumsuz yönde etkilenmiştir."

Aynı okurumuzdan önceki gün bir mesaj daha geldi.

Bakın, aradan geçen sürede neler olmuş...

Özetleyerek, yorumsuz şekilde, aynen aktaralım:

"Yaşadığımız mağduriyet ile ilgili size daha önce bir e-posta göndermiştim.

Siz de 13.08.2024 tarihli yazınızda bizim sesimiz olmuş ve mağduriyetimizi dile getirmiştiniz. Bunun için size tekrar teşekkür ederim.

Yaman Bey, o günden bu yana mağduriyetimiz daha da artmıştır ve şu anda pek çok açıdan, özellikle de maddi olarak gerçekten oldukça zor bir durumda bulunmaktayız. Ayrıca devletine bağlı ve kurallara uyan vatandaşlar olarak, yasalar aracılığıyla devletimizin çok da gücümüze giden çeşitli uygulamalarıyla karşı karşıya kaldık.

Apartmanımızdan daire satın alan şahıs, kentsel dönüşüm amacıyla aldığından, tüm itirazlarımıza rağmen riskli yapı tespiti başvurusunda bulundu.

Bu kişinin başvurusu üzerine, ilgili firma tarafından riskli yapı tespit çalışması yapılması için binamıza geldiklerinde, kat malikleri olarak test yapılmasına izin vermedik. Ancak 15.08.2024 tarihinde firma ve bu kişi polis ekibi ile geldi.

Polis, komşularımıza riskli yapı tespitine izin vermemeleri halinde, haklarında işlem başlatacaklarını, bir dahaki sefere "çevik kuvvetin" geleceğini ve bu şekilde test yapılacağını ifade etmiştir.

Biz de binamızın riskli yapı çıkacağını ve çok mağdur olacağımızı bilmemize rağmen, test yapılmasına izin vermek zorunda kaldık.

Gerek akademisyenler, gerek test için binamıza gelen firma görevlileri, gerekse de Bursa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü'nde çalışan yetkililer, binamızın riskli yapı çıkacağını ifade ettiler.

Konuştuğumuz yetkililer mahallemizin zemini sağlam olsa da, test yapıldığı takdirde mahallemizdeki "tüm binaların" riskli çıkacağını ifade etmiştir. Söz konusu durumun sebebi ise kriterlerin çok yüksek belirlenmiş olmasıdır.

Binamız seksenli yılların sonunda mühendislik hizmeti alınarak, dönemin yönetmeliğine uygun bir şekilde "Kare İnşaat" tarafından yapılmıştır.

Ancak beklediğimiz üzere riskli çıkmıştır.

Bizim binamız bile riskli yapı çıktığına göre, test yapıldığı takdirde şehrimizdeki binaların yüzde kaçının riskli yapı çıkacağını merak etmekteyim.

Ancak bu binalara bulundukları bölgede rant yoksa asla test yapılmayacaktır.

Bizim şanssızlığımız Kükürtlü mahallesinin bazı açgözlü insanların ve müteahhitlerin iştahını kabartıyor olmasındandır."

Mesajın devamı şöyle:

"Bu süreçte bir yandan bir firma ile kentsel dönüşüm anlaşması mı yapsak diye düşünüyoruz. Ancak yöneticimiz hangi firma ile iletişime geçse, kendilerine ne kadar para ödeyebileceğimizi soruyorlar. Biz kiramızı nasıl ödeyeceğiz diye kara kara düşünürken, bir de firmaya yüklü miktarda para ödemek zorunda kalacağız. Ödeyebilecek durumda olanlar eğer %50+1'i bulursa, bir firma ile sözleşme yapabilir.

Peki, parası olmayan ve sözleşmeyi imzalayamayan kat malikleri ne yapacak?

Yasada onun da cevabı var. Arsa payı çok cüzi bir miktara satılacak. Herhangi bir anlaşma olmaması durumunda, çok kısa bir süre içerisinde aboneliklerimiz kesilecek ve sonrasında Osmangazi Belediyesi binamızı yıkacak. Binamızın yıkım parasını da bize ödetecek. Tıpkı devletimizin riskli yapı tespiti masraflarını bize ödettiği gibi. Polis zoruyla yapılan ve bizi evimizden, barkımızdan eden bu testin parasını, kat malikleri olarak topluca ödedik.

İşin tuhaf yanı, çilemiz binamız yıkıldıktan sonra da bitmiyor. 30 gün içinde inşaat firması ile kentsel dönüşüm anlaşması yapmazsak, yasa gereği binamızın arsasına Hazine el koyuyor. 6306 sayılı yasa resmen bizi sadece kar maksimizasyonu yapmayı amaçlayan müteahhitlerin avucuna düşürmüştür.

Yaman Bey, kentsel dönüşüm yasasının bireysel hukuk ile ilgili sorunlu taraflarının yanında, yasanın suistimale açık olması ve rant amaçlı faaliyetlere çanak tutmasının somutlaşmış bir örneğiyiz. Aslında, bir kişi haricinde kat maliklerinin rızası olmadan test amacıyla binamızın tahrip edilmesinden başlamak üzere, riskli yapı tespiti sonrasındaki yıkım prosedürlerinin tamamı, mülkiyet dokunulmazlığı, mülkiyet hakkı ve barınma hakkı gibi vatandaşlık haklarına bir saldırıdır.

Yapılanları meşrulaştıran 6306 sayılı kanun, hem mülkiyet hakkına hem de barınma hakkına ilişkin diğer yasalar ile ağır çelişkiler içinde bulunmaktadır. Ayrıca bizim binamız kaçak bir bina değil, bir gecekondu değil. Bizler karı koca çalışarak yaptığımız tüm birikimle bu daireyi gayet yasal bir şekilde vergisini ödeyerek satın aldık. Ancak şimdi tüm komşularımızla birlikte evlerimizden olduk.

Şahsın gerçekleştirdiği bu eylemler ile rant elde ederek kazançlı çıkması, her ne kadar münferit bir sonuç doğurmakta gibi görünse de, toplumsal sorunlara neden olma potansiyeli yüksek olan bir durumdur.

Şahsın yaptığı söz konusu eylemler emsal oluşturabilir ve başka şahıslar da bu yolu izleyerek, farklı bölgelerde, özellikle Kükürtlü mahallesindeki farklı binalarda benzer bir şekilde inşaat firmaları ile iş birliği yaparak, kat mülkiyeti satın alıp, diğer mülk sahiplerini istemeseler bile kentsel dönüşüme mecbur ederek, toplumda huzursuzluklara ve gerilimlere neden olabilecektir.

Bu huzursuzluklar ve gerilimler, ülke vatandaşlarının yasalara ve dolayısıyla devlete olan güvenini olumsuz yönde etkileyecektir."

Evet...

Barınma hakkının ranta kurban edilmesi büyük toplumsal problemleri tetikleyebilir.

Hâliyle kentsel dönüşümü kurgularken salt çıkar odaklı düşünülmemelidir.

Deprem tehdidi kapıdayken elbette hızlı hareket edilmelidir.

Ancak öncelikler doğru belirlenmelidir.

Meselenin sosyolojik ve ekonomik boyutu es geçilmemelidir.

Kükürtlü'deki mağduriyet yalnızca bir mahallenin değil, esasında tüm Bursa'nın geleceğine dair önemli bir uyarı niteliğindedir.

Adil ve sürdürülebilir bir kentsel dönüşüm için ada bazlı modeller üzerinde durulması gereklidir.

Yorumlar

Yazarın Diğer Yazıları

Tüm Yazılar