Bursa'da dikkat çeken yıkım: Yerle bir edilen kaçak fabrika kimin?

"Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir'in "Bu yolda tabii ki, Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi, dahili ve harici bedhahlarımız her zaman var ama hiçbiri kamu çıkarını korumak için kamunun hakkını kamuya taşımamız için önümüzde engel olamayacaktır" sözlerinin üzerinde durulmalı.

Yeri gelmişken soralım:

CHP'deki dahili bedhahlardan biri, kaçak yapılarla mücadeleyi yürütmeyi durdurma kararları ile baltalamaya çalışan bir avukat mı?

Söylenenler şaşırtıcı:

CHP'li bir belediyenin kaçak yapılarla mücadelesini, yine sözde CHP'li bir avukatın kaçak yapıların sahiplerini haberdar ederek engellemeye çalışması, yargıdaki açıklardan yararlanması, bunun karşılığında menfaat sağlaması, üstüne de CHP'de siyaset yapması CHP'nin ilkeleriyle bağdaşır mı?"

2024'ün Ağustos ayında bu sütunlarda yayınlanan "Bursa'da 'ihanet' temizliği başladı! CHP'deki dahili bedhahlardan biri avukat mı?" başlıklı yazıda yer vermiştik yukarıdaki satırlara.

Yazının ana konusu bungalov kooperatifi oyunu ile tarım alanlarını parçalayanların hukuksuz 'Tiny House' yapılarına yıkım tebligatları yollanmasıydı.

Bursa'da tarım alanları sadece 'Tiny House' tarzı yapılarla değil kaçak fabrika ve depolarla da malum mahvedildi ne yazık ki...

Bilhassa Nilüfer'de geçen dönemde hormonlu inşaatların yanı sıra kaçak bungalov, fabrika ve depolarla neredeyse her mahalle katledildi.

Alaaddinbey, Tahtalı, Ürünlü ve Yaylacık en çok talana uğrayan yerlerdendi.

Nilüfer Belediyesi kısa süre önce bir haber servis etti.

Kaçak yapılaşmayla mücadelenin kararlılıkla sürdüğü, Tahtalı ve Yaylacık mahallelerinde gerçekleştirilen operasyonlarla tarım alanlarında izinsiz inşa edilen yapıların bertaraf edildiği bildirildi.

Tahtalı'da 800 metrekarelik tarım arazisine yapılan kaçak yapı yerle bir edilirken, Yaylacık'ta ise 4 Ocak 2024 tarihinde yıkılan 1000 metrekarelik kaçak fabrikanın bulunduğu alanda tekrar izinsiz yapılaşmanın önüne geçmek için önlemler alındığı ve zeminin kullanılamaz hale getirildiği kaydedildi.

Elimize bu yıkımların ardından çarpıcı bir iddia daha ulaştı önceki gün:

Nilüfer Belediyesi'nin yıktığı fabrikalardan birinin, daha önce değindiğimiz kaçak yapılarla mücadeleyi yürütmeyi durdurma kararları ile baltalamaya çalışan bir avukata ait olduğu öne sürüldü.

Belediyeden edindiğim bilgi iddianın doğru olduğu yönünde!

Şahsın yıkımı önlemek için çeşitli çabalarda bulunduğu, parti içindeki pozisyonunu kullanarak yıkım işlemini gerçekleştiren belediye çalışanlarına gözdağı verdiği de iddia ediliyor!

Bu konu özelinde bu pervasızlığa prim vermeyerek yıkım işlemini tavizsiz şekilde gerçekleştiren Nilüfer Belediyesi yönetimini kutlamak gerekiyor.

Türkiye'de her şey olunabildiği sadece rezil olunamadığı müddetçe bu kadar da olmaz denilen ne varsa olur, oluyor, olmaya da devam edecek şüphesiz ki!

Kaçak yapı ticareti kesmedi, belki de göz doymak bilmedi bir tane de kendisi kaçak fabrika dikmek istemiş olabilir mi?

Biliyorsunuz 19 Mart sürecinin ardından protestolarda tutuklanan gençler vardı.

Aynı şahsın o süreçte de zengin mağdur avcılığına soyunduğunu söyleyen meslektaşları da var!

Şaşırdık mı?

Hayır!

Çünkü az önce dedik ya ne güzel söylemiş Murathan Mungan:

"Türkiye'de her şey olursunuz ama rezil olamazsınız!"

CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş bu iddiaları kuşkusuz inceleyecektir.

Nilüfer Belediyesi yetkilileriyle görüştükten sonra gerekli adımları atacaktır düşüncesindeyiz.

Bursa ziyaretinde ne demişti Özgür Özel, bir kez daha hatırlatmak isteriz:

"Cumhuriyet Halk Partisi'nin hem yerel yönetimlere yönelik olarak hem de genel yönetime yönelik olarak bir A4 kağıdının üzerindeki bir kurşun kalem lekesi kadar lekeye tahammülü yoktur.

Cumhuriyet Halk Partisi rakipleri gibi gri ya da siyah kağıt değil, bembeyaz bir kağıttır. Öyle olunca kiri çok gösterir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin kirlenmesine müsaade edemeyiz."

Bursa'da 216 gündür süren direniş

Cumartesi günü Mustafakemalpaşa'daki Eker Direniş Çadırı'nda işten çıkarılan arkadaşları için mücadeleye devam eden emekçilerle görüştük.

Bursa Gençlik Dayanışması'ndan öğrenciler de direniş çadırını ziyaret etti.

Teksgıda-İş Sendikası Örgütlenme Sorumlusu Suat Karlıkaya ile konuştuk süreci.

216 gündür süren mücadele, anayasal haklarını kullanmak isteyen 6 emekçinin işten çıkarılmasıyla başlamış.

Yargı süreci devam ediyor.

Karlıkaya'nın da ifade ettiği üzere sermayenin 'sağ'ı da yok 'sol'u da...

Emekçi örgütlenmek isteyince aynı hepsinin tepkisi.

Tıpkı mesele rant olunca pek çok partinin ortaklaşması gibi!

Fabrika bu ayıba artık son vermeli.