Yaman Kaya

[email protected]

Kaçamak villalarında son perde! Bozbey, doğuda ve batıda neye ihtiyaç var dedi?

04 Mart 2025 Salı, 11:53

Geçen dönemde mevzi imar planlarına karşı olduğunu belirtiliyordu Büyükşehir Belediyesi yönetimi.

Mevcut imar planı sınırları dışında olup planla bütünleşmeyen konumda bulunan alanlar üzerinde hazırlanan, sosyal ve teknik altyapı ihtiyaçlarını kendi bünyesinde sağlayacağı savunulan mevzi imar planlarına sıcak değillerdi yani.

Ancak bu sözdeydi!

Gerekli yerlere gerekli şekillerde ulaşırsanız, özel istekleriniz üst düzey bürokratlar tarafından gerçekleştirilebilirdi.

Söylemle eylemin çelişmesi önemsizdi.

Zira tutarsızlıkta tutarlılık âdeta bir ilke hâline getirilmişti.

Yalnızca istediğinizi yapabilmenizin yolu gönlünüzün zengin olmasından geçmekteydi.

Neticede her günahın bir bedeli vardı.

Bağışlanmak için bağışlamak şarttı...

Bu aşamayı geçtikten sonra işin devamı ise daha kolaydı.

Ne de olsa borsa müptelası asimetrik plancılar hemen kolları sıvardı!

Bursa'yı biraz daha darbelemekte ne sakınca vardı!

Fikri takip ile devam edelim şimdi:

İlk kez 2023'te bu sütunlardan duyurmuştuk gelişmeyi:

Mustafakemalpaşa'daki Doğanalan mahallesinde daha önce mermer ocağı olarak kullanılmış muhtelif parsellerin yapılaşmaya açılmasına karar vermişti Alinur Aktaş'ın başkanlığındaki Büyükşehir Belediyesi.

Uluabat Sulak Alanı 4. Tampon Bölge sınırına 1 kilometre mesafede bulunan konut alanına çevrilen parsellerin bir kısmı 1/100.000'lik Çevre Düzeni Planı'nda "Diğer Tarım Alanları"nda, bir kısmı ise "Orman Alanları" içerisinde gözükmekteydi.

Orman Kanunu'nun 16'ncı maddesinin uygulama yönetmeliği kapsamında maden faaliyetlerinin ardından rehabilitasyon projelerinin gerçekleştirilmesi gerekmekteydi.

Yani terk edilen maden alanının normalde ağaçlandırılması şartken sorumlular yükümlülüklerini yerine getirmemişti.

Büyükşehir de ağaçlandırılması gereken yerin villaya dönüştürülmesine karar vermişti iyi mi!

Daha önce şunları ifade etmiştik bu sütunlarda:

"Büyükşehir Belediyesi'nin Doğanalan'daki bölgeyi yapılaşmaya açmasının altlığını oluşturacak plan değişikliğinde planlama alanının atıl ve kullanılmayacak durumda olduğu belirtiliyor.

Bu alanın rehabilite edilerek çevresiyle birlikte yeniden kullanıma kazandırılması temel amaçtır deniliyor.

Oysaki taş ocaklarının terk ettiği alanların nasıl rehabilite edilmesi gerektiği mevcut kanun ve yönetmeliklerde açıkça belirtiliyor.

Hiçbirinde de villa inşası gibi bir rehabiliteden söz edilmiyor.

Ayrıca bu parsellerin ne ayrıcalığı bulunuyor?

Yoksa maden ocaklarının terk ettiği tüm alanların da villa tarzı yapılaşmaya açılması mı düşünülüyor?

Uluabat Gölü'ne hayli yakın bir mevkide konut alanlarının ortaya çıkmasının bölgenin geleceğini nasıl etkileyeceği belli."

Bursa'daki terk edilen çok sayıda maden alanında benzer şekilde yapılaşmaya gidilmeye çalışıldığına yönelik bilgiler geliyordu.

Doğanalan'daki projenin hayata geçmesi hâlinde emsal teşkil edecek olmasından hareketle diğer planların hayata geçirilmeye çalışılacağı söyleniyordu.

Zaten yeterince talana uğrayan kentteki doğal dokuda geri dönülemez hasarlara sebebiyet verilmesinden endişe ediliyordu.

Bu kentin vicdanı olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Mimarlar Odası Bursa Şubesi, Doğanalan'daki plan değişikliğine karşı dava açmıştı.

Davanın gerekçesinde düzenlemelerin Çevre Düzeni Planı hükümlerine, Madencilik Faaliyetleri ile Bozulan Arazilerin Doğaya Yeniden Kazandırılması Yönetmeliğine ve Orman Kanunu'nun 16. maddesinin Uygulama Yönetmeliğine aykırı olduğu da belirtilmişti.

Dava devam ederken mahkemeye bilirkişi raporu geldi.

Bilirkişi raporunda Mimarlar Odası Bursa Şubesi'nin itirazları haklı bulunarak Doğanalan için yapılan plan değişikliklerinin, planlama ilkeleri ve şehircilik esaslarına uygun olmadığı tespit edildi.

Bursa'da asimetrik zihniyetin neyse ki sonu geldi!

Büyükşehir'in de Mustafakemalpaşa'nın da belediye başkanları malum değişti.

Keşke bilimsel itirazları dinleselerdi de şehir bu kadar zarar görmeseydi!

Yargı sürecini takip etmeye devam edeceğiz.

Birilerinin kaçamak villaları hayali suya düşecek mi göreceğiz...

BUSİAD notları...

Dün, Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği'nin (BUSİAD) düzenlediği geleneksel iftar yemeğine Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de katıldı.

Başkan, 2050 Çevre Düzeni Planı'yla ilgili bir sunum yaptı.

Bozbey'in "Lojistik önemli sorun. Doğuda ve batıda lojistik merkez oluşması lazım bu kentte ulaşımı da düşündüğümüzde" sözleri notlarımızın arasına girdi.

Sanayinin çevreci dönüşümünde de Bursa'nın pilot rol üstlenebileceğinin altını çizdi.

Bozbey konuşmasında Bursa'nın tarihî birikiminin derinliğine de değindi.

Kentin büyük potansiyeline rağmen bunun şu ana kadar hikâyelerle bütünleştirilmediği için turizm özelinde pazarlanamadığını kaydetti.

Bir örnek de verdi:

1339 yılında Bursa Orhan Cami inşaatı vesilesi ile başlamasına rağmen Karagöz ve Havicat'ın anıtının Çekirge'de bulunduğunu söyledi.

Bursa'nın sistematik şekilde kimliksizleştirilmesi, Bursalılık bilincinin oluşmasının istenmemesi aslında boşuna değildi.

Aksi olsaydı bunca talan kolaylıkla gerçekleştirilemezdi.

Bu arada Bozbey sunumuna başladığı esnada Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın'ın toplantıdan ayrılması salondakilerin dikkatini çekti.

Bozbey'den önce söz alan BUSİAD Başkanı Buğra Küçükkayalar yumuşak bir konuşma yapmayı tercih etti.

Ulusal meseleler gündeminde hiç yoktu, TÜSİAD süreci yıpratıcı olmuş belli ki...

"Karbon ayak izini azaltmalı, kadın ayak izini artırmalıyız" dedi.

Bursa'nın dengeli büyümediğini ifade etti ki haksız değildi.

Küçükkayalar, sosyoekonomik gelişmişlikte 973 ilçe arasında Nilüfer'in 8., Büyükorhan'ın ise 815. sırada yer aldığını belirtti.

Bursa için büyük risk teşkil edebilecek "tekil sanayi yapılarına izin verilmelidir" görüşünü bu kez dillendirmedi.

Yeri gelmişken bir kez daha belirtelim:

Şehrin tarım alanları sürekli plansız üretim tesisleriyle işgal edilirken tekil sanayinin önünü açmanın işi tamamen kontrolden çıkarabileceği bilinmeli.

Yorumlar

Yazarın Diğer Yazıları

Tüm Yazılar