Yaman Kaya

[email protected]

Nilüfer'de dikkat çeken çıkış: Hiçbir şekilde kabul etmeyeceğiz!

26 Ağustos 2024 Pazartesi, 08:18

Turgay Erdem döneminde ayyuka çıkan rant iddialarıyla gündemden düşmeyen, 'tek imza' ile sayısız kent suçu işlenen Nilüfer'de fahiş emsalli inşaatlar ilçeyi sararken tarım alanları da kaçak yapılarla işgal edilmişti.

Bilhassa Ürünlü, Alaaddinbey mahalleleri kelimenin tam anlamıyla katledildi.

Gelin, şu görseli hatırlatalım şimdi:

Alaaddinbey mahallesini de içine alan 1/5000 ölçekli nazım imar planında yeşil yerler tarım arazisi...

İzmir yolundan 200 metre içeriye kadar yapılaşma izni olmasına rağmen aşağıdaki manzara durumun vahametini özetliyor gibi.

Alaaddinbey'de de kaçak yapılaşma son 5 yılda artarak devam etti.

Ne hikmetse arada bazıları yıkıldı, bazılarına ise hiç dokunulmadı.

Belki de ortada duygusal kimi gerekçeler vardı!

Bölgede sadece kaçak fabrika ve depolara değil konaklama alanlarına da rastlandı.

Aday adaylığı ve adaylık sürecinde de başkan seçildikten sonra da rantla mücadele edeceğini, kamucu politikalar geliştireceğini söyleyen, tarım alanlarına çivi çaktırmayacağım diyen Şadi Özdemir'in göreve gelmesinin ardındansa Nilüfer'de kime ait olduğuna bakılmaksızın gerçekleştirilen yıkımlar hızlandı.

Geçen cuma ilçeye kazandırılacak yeni kreşlerle ilgili belediyede düzenlenen basın toplantısında Şadi Başkan'a kaçak yapılaşmayla mücadeledeki son durumu sordum.

Söyledikleri kayda değerdi:

"Aday adayıyken ne söylediysek adayken de onu söyledik. Seçildikten sonra da onu söylüyoruz. Plansız yapılaşmaya bu kentin geleceği için izin vermemek gerekiyor. Belediye de talebi karşılayacak planlar yapmak ve tarım alanlarını korumak zorunda. Yıkıyoruz, yıkmaya devam edeceğiz. Biz belediyeyiz, kamuyuz. Kamuda bu akşam karar verdim, hadi seni yıkıyorum olmuyor. Hukuki süreçler var. Bizim 70'e yakın yıkacağımız yer var. Süreçler tamamlandığında yıkıyoruz."

"Git bir tarlanın üzerine beton dök, çelik konstrüksiyon ile hemen 2 gecede tamamla burayı sonra da fabrika yaptım de... Biz bunları hiçbir şekilde kabul etmeyeceğiz!" ifadeleriyle kararlılığını da yineledi.

Şadi Başkan sözü, daha önce bu köşede defalarca gündeme getirdiğimiz Nilüfer'in göbeğindeki kamu arazisinde faaliyet gösteren kaçak beton santraline de getirdi.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey kısa süre önce "Elimizi taşın altına koymamız gerekiyor. Sorumluluk alıp, irade gösterip sonuca ulaşmalıyız. Kaçak yapılar konusunda özellikle ilçe belediyelerimize ne zaman isterlerse yıkım için destek ekibi göndereceğiz. Kaçak yapıya göz yummak orada yaşayanın ölümüne göz yummak anlamına gelmektedir. Bu kent başıboş değil. Kentin sahibi Bursa halkıdır" demişti.

Şadi Başkan, "Mesela beton santrali var şehrin içinde, bizim ekipmanlarımızın onu yıkma şansı yok. Orada bizim mühürleme kararımız var, mührü söktüler. Mühür fekki davası açtık, bir daha mühürledik. Belediye Başkan Yardımcımız Mahmut Demiröz, Kaymakam'ı ziyaret etti. Şu talepte bulundu, siz elektriğini kestiğiniz andan itibaren burası çalışmaz. Önemli olan önce çalışmasını durdurmak. Ben durduramıyorum, kocaman tesisi yıkacak ekipmanlara sahip değilim ama devletin öteki birimleri de madem burada yasa dışı bir tesis var elektriğini, suyunu kesecek. Santral de çalışmayacak. Sonra nasıl yıkacağımıza bakacağız" dedi ve ekledi:

"Büyükşehir'de ekipman varsa onlarla konuşsun arkadaşlarımız, Büyükşehir yıksın orayı. İhaleye çıkıyoruz yıkım için orada da şöyle bir sorun var. Bir şekilde insanlar o yıkım ihalesine girmiyor. Girmediği sürece de yıkamıyorsun."

Yıkım ihalesine kimse girmiyor çünkü engelleniyorlar!

İmar özelinde çeteleşen grupların Bursa'da neler yaptıkları zaten biliniyor.

Bursa Valisi Erol Ayyıldız, artık insanların ciğerlerini de yakmaya başlayan kaçak beton santralini durdurmalıdır.

Bursa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü'nün hormonlu inşaatlara, zehir saçan fabrikalara ve bu tesise neden göz yumduğunu da araştırmalıdır.

Sorumluluğunun gereğini yerine getirmeyen kamu görevlileri derhâl uzaklaştırılmalıdır.

Haklarında soruşturma başlatılmalıdır.

Geçen dönemde Nilüfer'de kamu alanları da malum müteahhitlere peşkeş çekilmişti.

İnşaat satış ofislerinin yanı sıra kebapçı, lastikçi de açılmıştı gerçi!

Şadi Başkan'a yeni dönemde bu anlayışın değişip değişmeyeceğini de sordum.

Şunları söyledi:

"Herkes kendi hakkını kullansın. Herkes hakkı kadar iş yapsın. Bunları Türkiye gibi çağdaş bir ülkede konuşuyor olmak bile gerçekten ayıp bir şey bizim için. Almanya'da böyle şey konuşulabilir mi yani? Kuralsızlık kural olmuş durumda. Bizim dönemimizde bunlara izin vermeyeceğiz."

Yorumlar

Yazarın Diğer Yazıları

Tüm Yazılar